ayrılık ateşi yaksa da
kül etse de bizi
biz birlikte olamayız
ömrümüzün yanışını
bizi acılara atışını
ne sen bana sor
kimse bilemez benim kadar
yokuşlu bir sokakta
gün akşama kadar
nasıl gidip gelinir
ve gönül o yorgunluğu nasıl eritir
pencereye, kapıya nasıl dua edilir
kibirdeki büyüksenme
eğride doğrulan çoğalım
yalanı rehber edinen us
ve sen
sevmeden sevilmek isteyen
karlı dağlar gibi soğuk
ah be kötü yanım
öyle imreniyorum ki sana
hayranım şu durmak bilmeyen çalışkanlığına
en ummadık plânlar
projeler senden çıkıyor
savaşlar, ihanetler, yolsuzluklar, vefasızlıklar
toprağın sulusundan almışlar hamurunu
evrenin teknesine dökmüşler
biraz kalp
biraz akıl atmışlar içine
aşk ile karmışlar
kanını kaynatmışlar
çapulcular çapul çapul döküldüklerinde meydanlara
ayyaşlar şişeleri bitirip kadehleri kırdıklarında
çiftçiler analarını alıp yollara koyulduklarında
pantolonlu, dekolteli, mini etekli kızlar zılgıta başladıklarında
çarşı haksızlıklara karşı
gezi parkı´na vardığında
kimini leylek getirirmiş
kimi de derede yakalanırmış
ben de onlardan biriymişim
öyle söylerdi annem
bahçeye bakan pencerede
günler ayları geçti
tarihin yırtık yüzünde yaşayan
heybetli gölgelerin sahibi ihtiyarların
ölüm kokusu gözlerinde parçalanıyor
suların dibi
kıvılcım saçağı korkuların
çırpınışları nafile...
kötü
kalça sallarken içindeki şeytana
ulu orta kırıştırırken olumsuzluklarla
hergün tecavüz ederken yaşama
ve kanını emerken barışın
iyi
ihtiyar soytarı
taklalar atıyor
muziplikleriyle
gülmekten kırıyor saray ahalisini
kahkahalara gömülen kralın
neşesinden başı döndü
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!