Elimde duran mürekkepsiz bir divit
Ucundan dökülen yakıcı bir asit
Korkma,sende ara kendinden bir kesit
Elim kilit, dilim kilit, gönlüm kilit
***000***
Baktım ve gördüm koca dünya çok basit
Rutin İç Sıkıntılar Manifestosu
İcat ettiğim, uyduruk bir duygu bu...
Beynimi istila eden kemirgenler...
Uyanmaya korktuğum sabahlar,
Gelmesin istediğim kurum geceler...
Kâbuslar...
Çürük mazgalların altında kaldı solumayan nefesler
Yitik ruhların sal'ında kaldı hiç gelemeyen neferler.
Öyle bir özledim ki şefkat, merhamet kokan kucağını;
Nefesim solar, ruhum damlar damar damar aciz kanımdan
Geliver şimdi sen Mirac'ın en kutlu, nadide yolcusu,
Gel ki; nefes alsın, aşka kansın, nurunla yansın bu nadan
Gözlerinde ilk ışık
İlk yediğin şaplak;
Boğuluyorsun!
Nefes al !
.........
Ölü bir beden taşıyorum ruhumda..
Ölüm mü yoksa kurtuluş en sonunda.
Kus içindeki etden sefil bedeni
Dökülsün nefsin çürümüş emelleri...
..
Aynalardan kayıp dökülmüş günler,
Düşmüş maskeler birer birer.
Çoktan kokuşmuş hayatlar içinde,
Sen hala aynı yerde, aynı gülüşle, beni sevdiğin yaştasın.
Biliyorum bu ağıt hiç susmayacak.
Senden sonra hiç iyi olamadım.
Seni özlemenin bile hasreti sardı her yanımı.
Kendi gölgem bile uzaklaşmışken benden
Hayalin her an yanımda...
Birlikte gittiğimiz parklar, sinemalar, kafeler,
Vaveylasında zamanın, bir şimşek çaktı
Alnına bir destan kazındı kör dünyanın
Malazgirt'ten yürüdük vardık Payitaht'a
Can aldık, can verdik Türk dendi adımıza
Sancaktar-ı İslam olduk, Türk oldu âlem
Yarım bıraksaydın keşke adımlarını…
Nefesini çekip almasaydın yanı başımdan…
Valizinden daha ağır olmasaydı vedan…
Gitmeseydin…
Şimdi bir bıçağın ruhumu tenimden çekmesi gibi, neye dokunsam senin yokluğun kesiyor sesimi.
ŞİİR DOSTUNA SELAM OLSUN