Allah ın yetimi geldi dünyaya
Nurların içinde doğmuştu Resul (s.a.v.)
En güzel hamurdu, en güzel maya
Mekkeyi rahmete boğmuştu Resul (s.a.v.)
Gülemeyen gönülleri güldürdü
Gönlümün duvarlarını
Öyle bir yıktın ki üstüme
Molozlar altından gelen
Acı feryadıma ‘mı incindin sen
Ruhuma azaplar için fermanlar veren!
Yangınlarımdan mı incindin sen!
Aslımız Oğuzdan, rengimiz yağız.
Ruhumu alçaltmaz sarhoşlu ağız!
Mazluma Gülistan, zalime dağız
Alparslan, sancağı alıp gelecek
Ümmetin yüzleri gayrı gülecek
Uykusuzca gelir geçer geceler
Dertlerimi yüklenemez heceler
Hallerimden bi haberdir niceler
Kendimi teselli eyler gezerim
Kaç zamandır beni bekler yatağım
Bahçıvanlar vardı madem bağında
Neden beni aldın gönül bağına?
Taze ömrün, bu tazecik çağında,
Yazık oldu gençliğimin çağına.
Çıkamadım şu bahçenin gülünden!
Yaranım olsaydı derdim derdimi
Uykumu kaçıran haller var bende
Alevler kapladı gönül yurdumu
Yangından savrulan küller var bende
Başım kalkmaz kendi ah-u zarında
Hele gardaş, Türk deyince durasın
Onlar ki izanlı, düzen millettir.
Dosta naif, düşmanını meydanda,
Her defasında da üzen millettir.
Gardaş bilir itaatli olanı
Yar odur ki, tutup yârin elinden
Cennet bağlarına sürükleyendir.
Şeytanın narını suyla söndürüp,
Hak ’kın ateşini körükleyendir.
Nur dolu gönlünün fezası için,
Yandı gidişinle yüreğim yandı
Ayağım ayrılık suyuna bandı
Gittin ya belki de dönmezsin sandı
Gözüm de pınarlar çağladı yarim
İki gün deyipte bırakıp gittin
Ölüm gelir can dürülür
Karşı-ki âlem görülür
Kimisi gerçek ölürken
Kimisi baştan dirilir
Büyük tövbe edenlerin




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!