Sevinçlerimizde saklı yalnızlıklar,
Bir adam kendi kalabalığında,
Bir başına,
Boydan kaybeden kadın,
Ve içine bir yol,
Saklı yakuttan adın,
Hatıra geldikçe dayanmaz yürek,
Tanışmak kaç yıla mâl oldu öyle,
Senin yokluğunda seni severek,
Avutmak gün ve gece öle öle,
İçimde sahipsiz bir sevinç vardı,
Ben güzelin çehresinde değilim,
Bakma öyle hayran hayran baktığıma,
Nazar için mi ki sadece güzelliğin,
Bakma öyle bile bile kandığıma.
Ölüm öyle bir hakikat ki,
Varken dahi yokluğu hatırlatır,
Var olmak ölüme öyle bir adavet ki,
Bir gül için koskoca baharı karalatır.
Manidar sevincime bir arzu hayal,
Karşı dağın beline inince beyaz gölge,
Bir özlem tutar götürür uzaklara,
Bilmem ki feryadımı kimler duyar,
Bir gülün soluşuna kaç bahar şahit,
Görmeye başlıyorum,
Gözlerimi kıstıkça,
Kulağıma fısıldıyor,
Ben sesimi kestikçe,
Ben onu seviyorum,
O dört nala kaçtıkça.
Kim kimi tanıyabilir ki hakkıyla,
İnsan sade maddeden mi ibaret,
Beden ruhu uyandırmak kastıyla,
Madde mana önünde ne büyük ibret.
İçine gökler sığar insanın,
Bir olmaz vakit gelir dar gelir cihan.
Gece ilhamıdır meçhul zamanın,
Zaman tutsağıdır küçük bir ânın.
Bir umut asıldı gözlerimin önünde,
Tükenir mi umut etmek insan ölünce,
Yarınların değil hatta dünün de,
Bir fecri olur elbet Allah olunca.
Suskunluğun bin ölüm,
Her biri bin işkence,
Ey sen beklenen güzel,
Diriltirsin gülünce,
Kaderle gelen,
Noksan koymaz gelince,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!