Rüzgar kokunu getirse ve fısıldasa bana adını.
Sonra savrulsam onunla, sonsuz boşluğa.
Bir akşamüstü, dalgaların telaşında bulsam seni.
Sonra dalsam karanlığına, boğulmak pahasına.
Bir akşamüstü, seni getirse bana.
Bir damla hüzün olup parıldasam gözlerinde.
Süzülsem yanağına hiç düşmesem.
Gözlerinde sığınabileceğim bir yer var mı?
Küçük bir tebessüm olup dudaklarında;
Mutlu olsam, hiç bitmesem.
Yazının icadıyla başladı tarih
Düşündükçe düşerken derinlerine.
Bir kalemin ucunda yaşadım hayatı
Bir hayatın, seni sevmeye yetmeyeceğini düşünerek.
Gözler görmek isterse,
Türetirmiş bahaneler seni.
Sızlarmış vücut bulduğun gölgeler ayaklarımın altında.
Basamazmışım üzerine,
Uzanırmışım yanına.
Şimdi ve her zaman.
Dünyada ve sonsuzda.
Bir sığınak gibi fırtınada.
Neredeysen oraları özledim hep.
Ama hayallerle ulaşabildim ancak sana.
Aklımdan geçerken,
Heceler bıraktın yine ardında.
Topladım dağınıklığını ardının,
Cümleler kurdum sana giden yollarda.
Bir gün yalnız hissedersen kendini
Üzülme yalnızlığımızdan binlerce insan çıkar bizim.
Sen herhangi birinin ellerinden tutup gidersin belki de
Herhangi ihtimallere.
Ben yine kalırım en tekil cümlelerde.
Ömrümün solduğu akşamda
Sen miydin gönlümde açan, bilmiyorum.
Gözlerime inanamazdım ya karanlığın içinde.
Sen miydin kararsız kırmızı,
Karamsar düşüm?
.
Kesilmiş fotoğrafların
Acıtan yarısı gibi sakladım geçmişi.
Sınırlar ve sonsuzun arasındaki çelişki.
Duyacağım sesini, binlerce sesin uğultusunda.
Yağmur altında gözyaşlarını bulacağım.
Ve fısıltını kalabalığın yaygarasında.
Işıltılı şehir manzaralarında, gözlerini bulacağım.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!