Ak pak sayfaları karalayan
Siyah tasarlanmış kalem ucuyum ben.
Hem ezelden beridir ki
Papirüsü kıskanırım
Nasıl kıskanmam ki
Ben eriyip tükenirken
Şehir uğultusunu yırtan sirenler
Çalar acı acı.
Bir can daha yollarda pek acil.
Açılır ikiz olan hastahane kapıları
Biri çıkarken bir diğeri giren tabibler
Hem de kaç tane.
Ben yürürken,
On, yirmi, kırk değil,
Yetmişinci kez
Siyah giysimin üzerine,
Az sonra eriyen
Beyaz karlar yağardı.
Kibirlendiğinde boy uzar,
Gözler kimseyi göremez
Etrafa yukardan bakar.
Sis bürümüş
Görünmez artık basılan yer
Varsa dahi ezilen.
Görme engelliyim
Görenlere
Zor izah edilir derdim.
Hele ki gece çökünce!
İki kez daha güçlenir karanlık dünyam.
Gücüm yetse de takvimden o günü
Hani güneşin doğar doğmaz battığı
Dünyamın karanlıklara gömüldüğü
Sıcacık yuvamın Hiroşima'da imişcesine
Yok olup toz zerreciklerine dönüştüğü
İşte o günü silebilsem...
Katmer katmer simsiyah bulutlar
Yedi gün ve yedi gece süren
Kasırga ve fırtınalar
Can pazarındalar
Ancak
Elbet bir gün
Şaşa kalınır bu ne adalet
Bana bir, bir diğerine onbir
Bu ne nasip bu ne kısmet
Gizemli bir ses ise
Bana deyip,
Sabret göreceksin
Papirus kâğıtlarına bakıldığında
Sen yoktun
Belki sonradan doğdun
Günahı verenle paylaşıp.
Kolayını da buldun
Nereliisn, kimlerdensin
Soru verilse yegânen senin kimdir dünyada,
Torunum derdim, işte taht kurmuş kucağımda.
Fazla sormayın, dardayım, konuşamıyorum
Yırtarcasına çimdikliyor şimdi dudağımı
Bırakıp sökemeyince yerinden bıyığımı.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!