Entel Kuyu Şiiri - Yorumlar

Evliya Çelik
26

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

ilerisi yok
bu entel kuyunun
gel ey aşk
gel az gelişmiş bir tümörün içinde
acilarımızı tefekkür edelim

telgraf üslubu

Tamamını Oku
  • Onur Bilge
    Onur Bilge 17.07.2010 - 22:48

    Seviyorum seni
    ekmeği tuza banıp yer gibi
    Geceleyin ateşler içinde uyanarak
    ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi
    Ağır posta paketini
    neyin nesi belirsiz
    telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi

    Seviyorum seni
    denizi ilk defa uçakla geçer gibi
    İstanbul'da yumuşacık kararırken ortalık
    içimde kımıldayan birşeyler gibi

    Seviyorum seni
    Yaşıyoruz çok şükür der gibi.

    Ne zaman seni düşünsem
    Bir ceylan su içmeye iner
    Çayırları büyürken
    Büyürken görünür gülüm her sabah
    Her akşam seninle
    Yeşil bir zeytin tanesi
    Bir parça mavi deniz alır beni...

    Seni düşündükçe
    Gül dikiyorum ellerim değdiği yere
    Atlara su veriyorum
    Daha bir seviyorum dağları gülüm
    Her akşam seninle
    Yeşil bir zeytin tanesi
    Bir parça mavi deniz alır beni...


    Nazım Hikmet & İlhan Berk


    Şairse anlatacak. Anlatmaya çalışacak. Bir şair, anlatabildiği kadar şairdir. Anlatamıyorsa, 'Anlatamıyorum' un şiirini yazacak. Anlatamadığı için hırsını sözcüklerden alıp, onları yamuk yumuk yapmayacak.

    Herkes özenir de yamultizm başlarsa? Kim doğrultizm yapacak?

    Anlatabilmek için sözcüklerden ümidini kesince, olaylara başvuracak! Nasıl anlatmış, anlatan? Yukarıdaki şiiri tekrar okur musunuz?

    Aşkın verdiği sevinç ve mutluluğun, şairin yüreğinden fışkırarak doğaya nasıl yayıldığını seyredebiliyorsunuz, sizin de içiniz sevinçle doluyor değil mi?

    Demek ki şiirisilerde çare tükenbitmezmiş.

    Cevap Yaz
  • Hasan Büyükkara
    Hasan Büyükkara 17.07.2010 - 22:44

    sevgili adı bende saklı pardon adım soyadımız rümuzlu arkadaşın söylediği tarzda şiirler yazan şairler elbette var..hatta az önce de belirttiğim gibi 1950 lere kadar özellikle bu konuda fazlaca bir sapma da olmadı türk şiirinde..

    asaf haletin nedircik yavruları ve bazı medeniyetlerin besmelesi niteliğindeki fonetik söyleyişlerini kullandı o da..

    ZAM POK EYİN Pİ gibi tersinden yazılan dadaist şiirler var..Veya letrist (hurufi) bazı denemeler var..

    ama garip sonrasında ikinci yeni özellikle seçtiği veya sosyolojik siyasi nedenlerle seçmek zorunda kaldığı bir tarzın içinde daha fazla filizlendi bu kelimelerle oymama işi...

    batıda şiir örneklerinin ötesinde deleuze benzeri felsefeciler tarafından Minör edebiyat başlığı altında incelendi..

    Belki de benim bu tarzın aşırılığını telkin ve tercih ettiğim düşünelebilir..belki de ben doğaçlama yazarken gerçek şiir böyle yazılır gibi bir anlaşılmaya yol açmış olabilirim..

    hayır hayır böyle bir şey yok..ben zaten şiir yazamayan birisiyim...sadece şair milleti ki, bu millet de bir çok kabile aşiret oymak klandan oluşuyor ne yapıyorlar bunu izliyorum

    Yoksa kadim şiirin töre ve türesine uyan bir çok şairimiz var bu sitede..özellikle bu tarzı okumak istediğim zamanlar eskiden bu sitede olan bir arkadaşımız vardı..onun şiirlerini okurdum..hatta divan ve aruzun son temsilcilerindendir diyerek koruma altına alınması bakımından günün şiiri olarak ta önermiştim onun şiirlerini..Adımız soyadımız rümuzlu arkadaşımızın yanısıra diğer okuyucularımız da adını merak etmiş olabilirler..hakkı selçuk beydir adı

    saygılarımla

    Cevap Yaz
  • Hakkı Selçuk Bekar
    Hakkı Selçuk Bekar 17.07.2010 - 22:28

    Hayır, bakın, işte orada duralım lütfen...

    (Bugün de hep Sinyali ile ters düştük ama olsun, bunda da vardır bir hayır inşallah)

    Evet, kelimelerin bittiği yerde başlar şiir. Evet, kelimeler anlatılmak isteneni ifade etmeye yetmiyordur. Ama bu demek değildir ki anlatılmaya çalışılan son derece net olduğu halde henüz onu onlatan bir kelime kullanılmakta değildir.

    Bilakis, bu şöyle bir şeydir:
    Bir şey hissediyorsunuz, bir şey paylaşmak istiyorsunuzdur ama hissettiğinizin karşı tarafta bir benzerinin bulunduğundan bile emin değilsinizdir. Başkalarını bir kenara koyun, belki yarım saat sonra aynı şeyi aynı şiddette kendinizin bile hissedeceğinden emin değilsinizdir, belki yarım saat sonra o duyguyu kendinize anlatmaya çalışsanız, bunu bile başaramayacaksınız. Hasılı, biten sadece lügat değil, biten her insan için normal olan hâlin kendisidir.

    O halde şimdi ne yapacaksınız?
    Biliyorum, birileri, verilen örneklerde de olduğu gibi, isimlendirerek korkularından kurtulma yolunu seçtiler. Psikoloji bunu çok net söyler. Korkularınızı eğer isimlendirebilseydiniz onlarla çok daha kolay mücadele edebilirdiniz. İşte buna benzer bir şekilde, yeni ve duyulmamış kelimeler türettiğinde şâir ancak böyle bir sığınmayla ve ancak kendini rahatlatmış olur. Bu suretle hâlini başkalarıyla paylaşabildiğini vehmedebildiği kadar, belki rahatlar da, fakat bu ne acıdır ki gerçek değildir.

    Peki, ne yapmalıydı şâir?

    Bana göre şâir kendinden başka kimseye bir şey ifade etmeyecek kelimeler türetmeye sarf edeceği vakti, kendini içinde bulduğu hâli başkalarına tasvir ederek hissettirebileceği tablolar çizme peşinde olmalıydı kendi zihninde. Öyle bir şey tasarlamalıyım ki demeliydi, onu hissedebilenler benim içinde olduğum şu hâle benzer bir halde hissetsinler kendilerini, benim düştüğüm şu kuyuya düşüp benim gibi çırpınmak zorunda kalsınlar. Benimle tamamen aynı olmalarını beklemiyorum. Ama gelsinler yanıma, olur ki hissederler...

    Hasılı bu biraz da ümitsiz bir çırpınıştır.

    Göle mayayı çalar, beklersiniz.

    Ya tutarsa? :)))

    Şirman diyerek şiir gücünde bir roman yazmaktan biraz daha zor bu biliyorum. Ama doğru yol da işte bu.

    Muhabbetle...

    Cevap Yaz
  • Tayyibe Atay
    Tayyibe Atay 17.07.2010 - 21:58

    'kuyu' sözcüğü bana, Murat Kekilli'nin bir şarkısını hatırlattı nedense..ne demişti Murat Kekilli;

    'ortada kuyu var,yandan geç!..'

    :)))))

    nasihat kokan bu sözü kim dinledi; hiç kimse!..özellikle erkekler atlayıp atlayıp içine,taşırdılar suyu...kovaya,çıkrığa,halata ne gerek var demi!..

    sıçrayan sulardan,hemen kuyunun yanındaki otlar da aldı nasibini...hayat bu işte,kimin kime ne bağışlayacağı belli değil ki!..yani diyorum ki, bu şiirden ben de aldım nasibimi...ne aldığımı söylemem ama,adı bende gizli...:))))

    e yani ketum olmak günahtan sayılıyorsa eğer
    boyladım gittim cehennemimi...

    bu arada,buraya çıkarılan şiirlerden çok, yorumlardan bilgi ediniyoruz. bunu da yadsıyın bakalım, hadi...gerçi, yadsıyanlar bir hayli çok...kimin eli, kimin eli üstünde oyunu oynuyoruz sanki!..buna rağmen eli üstte olanlar belli..eli üstte olanların, öpüyorum ellerini...şiire dokunan,şiirin içine giren ve onda gördüklerini devşirip gözönüne seren elleri...

    kutlayarak sevgili Evliya Çelebi'yi...selam ve saygılarımla....

    Cevap Yaz
  • Hasan Büyükkara
    Hasan Büyükkara 17.07.2010 - 21:57

    Şairler, sözcüğe sığamayıp ıkınıp sıkınmaya başladıklarında şunu düşünmezler.Ben bu algıyı yeni bir harf kombinezonu ile yazdığımda TDK veya dil gramer kuralları ne der.?

    Argo ile akrabalığı olsa da özellikle şiirin içinde zuhurattan düşen bu tür sözcükler çoğu zaman tek kullanımlıktır..Şiiri kelimelerden oluşan tek bir cümle kabul eden asaf haletin bu fikrini bir adım daha öteye götürürsek aslında bu cümlenin (yani şiirin) içine girmiş hiç bir sözcük artık sözlük anlamından aşkın ve içkin bir yerde duruyordur..Orada ifade ettiği anlam artık tamamen kendine özeldir..

    gerek argoda gerekse şiirde böylesi yeni bir kelime için zorlanma durumunda okunuşta veya seslendirişte kesinlikle bir miktar jest ve mimiğe ihtiyaç hasıl olur..

    MFÖ den hangisiydi hatırlamıyorum...bir avuç fındık iyi gelir dedikten sonra muzip bir eda ve gülümsemeyle ''yerseniz'' sözcüğü ilave edildiğinde reklam yoluyla cinas ta başarılmış olur.. aganigi ise artık sözlükler de olsa da olmasa da yepyeni bir anlaşma zemini doğurmulş demektir.

    Yine sanırım tütünler ıslak kitabında turgut uyar karanlık ve ıslak kelimelerinden karanslak diye bir kelime icad etmişti. Şiirin diğer kelimeleri ve atmosferi dışında ve onların ima ve göndermelerini kavramadan anlamanız mümkün değilidir.. Üstelik bu sözcüğü başka yerde kullanmanız da mümkün değildir..


    Kelimelerin kifayet etmediği yerde başlar şiir...orhan veli üstad bunu hepimizeöğretti..Şiir bu bakımdan şöfor milletine benzer..Yolcuların yolunun bittiği yerde onun yolu başlar...

    Kelimeler kifayet etmeyince kekeleme başlar, parmaklar şıklar, yüzde ifadeler oluşur, avuçlar birbirine vurulur ve harfler karışır, karışabilir..bu şairin muhtariyetini ilan ettiği şiir alanında onun en tabi hakkıdır..

    Şairler kelimelerin çağrışımlarına, çift anlamına,defermasyonuna her zaman başvurmuşlardır..

    kelp tahirin çifte anlamı divan edebiyatında meşhurdur..sünbülizade vehbi efendinin halkımıza divan edebiyatını sevdiren rücu şiirinde argolu cinasın nasıl ustaca kullanıldığı malumdur..

    evet ne diyorduk...

    neyse bu kadarla kifayet edelim...zenginin malı züğürdün çenesini yorarmış..şairler yazıyor, coşan biz oluyoruz..hariçten gazel okumanın kolaylığı içinde...

    saygılarımla

    Cevap Yaz
  • Feyzi Kanra
    Feyzi Kanra 17.07.2010 - 21:51

    Görsel bir çığlık atmosferinde
    İçini hiçliğin kenarına keseni bir gör
    Bir Allah yok gönül ferinde
    Sanki hepsi ölüme kurşun sıkan bir silahşör

    Bir Allah yoksa gönül ferinde,
    Zifiri karanlık var demektir gönül fenerinde.
    Vah vah eyvah ki eyvah...

    Cevap Yaz
  • Mehmet Özdemir
    Mehmet Özdemir 17.07.2010 - 19:56

    Anlamasak bile şiirin (kuyunun) kenarında dolaşırız bizde...
    Kuyudan Yusuf’tan gayri ne çıkar...

    Cevap Yaz
  • Mehmet Özdemir
    Mehmet Özdemir 17.07.2010 - 19:48

    Evet şiirin üzerindeki örtü yavaş yavaş kalkıyor…
    Sayın Sinyali’nin yorumu şiire ayna tuttu…
    Evliya Çelik’in AR-BE-DE şiiri de gerçekten çok güzelmiş..
    Şairine ve bu şiirden bizi haberdar eden Sayın Sinyali’ye teşekkür ederim..

    Şairler yeni kelimeler üretebilir.. ama ben kelimelerle oynanmasını çok doğru bulmam…
    Çünkü kelimelerin sadece şekli-bedeni değil ruhu da var..
    Şekil değiştirmelerinden ziyade… yeni anlamlar oluşturarak… anlam genişlemeleriyle dil zenginleştirilebilir…
    Saygılar…

    Cevap Yaz
  • Kar Tanesi
    Kar Tanesi 17.07.2010 - 19:44

    aşk bir su desem, ateşe yazık etmiş olacağım.. aşk bir rüzgar desem, ateşe yazık etmiş olacağım... aşk bir ateş desem, kendime yazık edeceğim... kendime yazık edeyim, ateşte sen varsın. aşk bir toprak desem, ölümlerden bahsedeceğim.. aşk hayat desem, ölülere yazık edeceğim, aşk ölüdür desem canıma yazık edeceğim, canıma yazık edeyim ölümde sen varsın. Kar Tanesi 3

    Cevap Yaz
  • Mehmet Binboğa
    Mehmet Binboğa 17.07.2010 - 19:39

    Ben bu adım soyadımı bir yerlerden hatırlıyorum ama..

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 90 tane yorum bulunmakta