bina sallandı önce
sonra da avizeler
yataktan fırladım
deprem oluyor sandım
oysa Sabahat iniyordu
merdivenlerden
pişmanlığı yükledin omuzlarına
dönemiyorsun istesen de geriye
bir manasız gurur tutsaklığında
ikimiz de savrulduk öteye beriye
bahçe kapısından girince içeri büyük hav hav
tırmandı zeytin ağacına minik kedi korkudan
etrafta biraz dolanıp gidince büyük düşman
ağaçtan inemedi kedicik ağladı miyav da miyav
bir türlü çözemedim gitti seni
muzip bakışlarla gülümsersin
düşlerim yorgun düşürdü beni
kim bilir hangi kare içindesin
Ben, senin kayıp sevgilin
ister inan ister inanma
seni çok özledim
çok şey sormazsan eğer
hani nerelerdeydin
kimlerle beraberdin diye
Baloncu çocuk sıkı sıkı tutuyor
iplerini renk renk balonların
arada öteki çocuklara bakıyor
renk renk şekerleri yalayan
İçime doğdu bugün geleceğin
sürdüm cezveyi ocağa
şimdi kapı çalınacak dedim
ve işte buradasın geldin
kahveler de hazır köpük köpük
artık fal kapatmak yok
çoğaldı bulutlar gökyüzünde
bulutlar renk renk desen desen
el ele vermiş bulutlar gezintide
bulutlar ah, nereye giderler?
Davet var uzaklardan
yüreğimde tarifsiz bir heyecan
şafakla yola çıkacağım
ve ufka doğru gideceğim
sonra daha da ötesine belki
göçmen kuşlar misali....
Bir küçük şirin kentti yaşadığımız
bir avuç insan vardı hayatımızda
bir de mavi gökyüzü paylaştığımız
bir deli rüzgar esti savurdu hepimizi
o kent şimdi ıssız gökyüzü yalnız.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!