Gece ve yalnızlık sardı yine sol yanımı
Seni unutmanın imkansızlığı var her bir hücremde
Zamanı geçmiş mevsimlerin hüznü yaşanıyor
Kim bilir içimi acıtan nedir
Belki de bir sonbaharın sararmış yaprakları
Ayaklarımın altında ezilen
Ne çok özledim bir bilsen
Vazgeçemediğim, vazgeçilmezim
Sensiz geçen mevsimlerde biraz daha tükendim
Yağan yağmurlarda, kopan fırtınalarda
Hep seni aradım ümitsizce
Yalnız akşamlarda
Bir kızım olsaydı,
Adı ZEYNEP olurdu Çocukluğumun unutamadığı bez bebeği gibi.
Ona ninniler dinletirdim duygulu,
En sevdiğim masalları anlatırdım kuşkusuz
Kurtla Kuzu’yu anlatırdım mesela;
Hayatta kurtların pençesine düşmemesi için
Şöyle bir içim geçmiş...
Zaman gece yarısı
Uykularım paramparça olmuş,
Ellerim yana düşmüş,
Oysa
Dinle prensesim, sana Uzak diyarlarda yaşanan bir aşk masalını anlatacağım,
Hani anlatılır ya hep masallarda; melekler gök yüzünden sevgi tohumları atarlarmış. Aşk olsun isterlermiş yeryüzünde.
İşte böyle zamanlarda apansız yürek kapısı çalınırmış, çıkılırmış bir eşi benzeri bulunmaz sevda yolculuğuna hazırlıksız, bir ülkeye gidilirmiş, çok uzak diyarlarda, Sorulmazmış burada hiç pasaport vize. Yağmur bulutları kuşatırmış dört bir koldan, sonra dolu olarak yağarmış aşk kokarmış her bir dolu tanesi ve düşünce bu aşk kokulu damlalar ıslak dudaklara, benzersiz bir tutku çakılırmış mıh gibi yüreklere
Yemyeşil orman ümit vaat edermiş kıyı boyunca. Menevişlenen gözlerde vuslat’ın rehaveti; ayrılığa acımasız bir ok, kirpiklerin ıslaklığındaki özlemin matemi ise sessizce yürek duası olurmuş.
Sensizlik satırlara düştü,
Sığmadı mısralara boş kalbim
Dokunamadı tenine ellerim
Göremedim vazgeçmeden benden, çırpınışlarını
İçemedim bir su gibi sevdanı
Sen ve ben ….
Bana hiç değmedi güneş,
Söğüt dallarının arasından
Gözlerim, doyasıya seyredemedi seni
Ellerim, tutamadı ellerini sıkı, sıkı
Ayaklarımın altında toprak yandı özleminle
Tenini koklayamıyorum artık Nisan sabahları gibi
Bir sevda verdin bana uzak diyarlardan bahar tadında,
Eflatun gecelerdeki firari duygularıma,
Hiç keşfedilmemiş bahçelerden çiçekler sundun
Mavi anemonlar, kırmızı laleler, turuncu gerberalar
Buram, buram hasret kokan.
Düşmüşken umutsuzluğa, çıkıp geliverdin sessizce adresi meçhul kentten
Ayaz gecelerde savrulsam da
Islansam da bahar yağmurlarında
Soğuk ve ıssız sol yanımdaki boşluk
Sızlıyor….
Dindirin ne olur!
Gecenin rengindeydi gözleri, öyle karaydı işte. Hüzün bir resim gibi sol yanına işlenmişken, hiç görülmemiş bir rüyanın kollarındayken bir ses duydu. Çooook eskilerden bir şarkı ve hicaz makamında, Nesrin Sipahi söylüyordu
“-Bir bahar akşamı rastladım size….
Sevinçli bir telaş içindeydiniz
Derinden bakınca gözlerinize
Neden başınızı öne eğdiniz
İçimde uyanan eski bir arzu
Affınıza sığınarak bu zamana kadar (1. agızdan izin alma fırsatımız olmadığı için bu konudaki tedirginliğimizi ve üzüntümüzüde belirterek) sosyal medyada şiirlerinizi paylaşmakta bulunduk.
Sizden bu konuda izin ve helallik talep ediyoruz.
Sevgi ve Saygılarımla
Bu gece yazdığım yorumlar size yine ulaşmıyor.Kesen ellere ne diyeyim bilmem! ...
Bu gece yazdığım yorumlar size yine ulaşmıyor.Kesen ellere ne diyeyim bilmem! ...