Bir nehir akarken uzaklara
Bir sızı bir sızı daha
Kurşun gibi düşer bağrıma
Kurşun gibi..
Sonra herşey güzelleşir zamanla ..
Toprak ve yağmur bilir
Senin tenin çıplak bedenimde
Uzaklar tanıyor sesimi
Ve sana olan seslenişlerimi..
Kırmızı bir tahta evde
Adın kulaklarımda yankılanıyor
Gecenin sahibi bir karanlıkta
Ay çırpınırken karşımda
Dudaklarımda istemsiz bir dua
Ne olur onu koru,
Ne olur üzülmesin bir daha ...
Bir gökyüzü kaldı altında ezilmediğimiz
Yarin neşteri keskin konuşurken
Sevdanın sonu hüsran kendini avuturken
Bu beğenmeme bu doymama bu fırtına ne böyle
Böyle mi başlamıştı bir mektubun ilk cümlesi
Böyle miydi o eski hasret acısı dedikleri şey ...
'Gövdenle dağlar arasına sıkışmış
Bir kartal say beni ...'
Meydan meydan heybetini beklediğim
Bu yollar sen gelince güzelleşir bilirim
Yürüyüşündeki o azizliği kimse bilmesede
Tozların zerreleri ile uyuşur zaman
Uyuşur gözlerde mil
Evlerde tekmil
Bir kayadır gelir oturur üstüme
Ansızın midyatın bir seferinde
Kahreder yol
Bir bardak su içtim
Senin ellerinden
Gözlerini içtim
Gözlerin uzakta biliyorum
Ellerin nerede ...
O eski mısraları takıp diline
Acı türküyle güvercin besleyen oğul
Saçlarını tarayan annenin mevsimi geçti
Kış bulanık bir muş ovasıydı..
Deden yaşlanmıştı
Baban yorulmuş
Her yağmur biraz eksik
Her rüzgar biraz vakitsiz geldi
Kırılan her bardak alnımda yazılandı
Kâr'ın yağması bir mevsim değil
Bir çocuğun ölmesi
Bir annenin ağlaması
Ayaklarında siyah bir dünya kayıyor
Yüreklerin yüreği yanıyor
Bağrıma acılar konuyor
Baban PINAR'lar gibi ağlıyor ...
Dertleri dünyalar kadar büyümüş




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!