Hatırlamasa diyor bazen
İçimdeki çocuk...
Unutsa tüm geçmişi
Adını söylemese dilim
Unutsa güzel yüzünü
Papatyalar bir halı deseni gibi çayırda
Bahar gelmiş bak… canım neden yanar?
İnsan bazen sarılmak ister ya ağlamaklı
Bazen de papatya falına inanmak
Seviyor… sevmiyor…seviyor…
Öylesine süprizlerle doluydu ki
İşin içinden çıkılmaz bir hal
Birini sevmek
Birinden vazgeçmek
Güvenmek sonra? ? ?
Ne istediğini bilemediğinde…
Pervane ve ateş
Görünmez kaza gibi geldin başıma
Tac oldun üzmedim ortak oldun aşıma
Pervane misali attım kendimi yaktığın ataşa
Su serpip söndürürken kurtardım sandın…
Küçük dünyamızın
Anılarında kaldı büyük aşkımız
Gün doğdu neler doğmadı
Bir acı saplandı sızısı dinmedi
Batıkça bataklığa dönüştü
Aklıma düştükçe gülüşün
Bir adı olmalı değil mi
Tanıdık gelmeli, selam söyle…
Ve aslında hayat böyle olmamalı
Hayalden evlerde kilitli
Hayalden kilitlere, gerçek anahtar…
Zi-Şan’ı kovdum şehrimden
Ve resmindeki çerçevenin sınırlarına
Hasretini hapsettim
Ve ayaklarına prangalar bağlayıp
Attım o derin aynaya
Dolunayda deniz bir aynadır
Sana gelirim
Sana gelirim de sen bana gelebilirmisin
Benim gibi…
Bu şehrin divanesi
Bu köyün delisi
Gecenin içinden gelen okla avlanır içimde canımı acıtan
Yekpare kaya değil ki etten kandan yapılmış kalp denen organ
Kristal cam bardaktan beter kırılır, uyutmaz aşkla kanamaktan
Yara ettiği soğuk zindanlarında kor olup simsiyah yanık kokan
Lapa lapa yağan kar biriktirir, buz tutmuş yüreği gül toplayan
İlk önce sevmeyi öğreniyorsun
Ve yalnızlığı yendiğini sandığında
Hayallerinle birlikte
İçinde büyüttüğün sevgi
Son buluyor…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!