Gölgede inci, incide nûr, nûr içinde su
Gözümde yakamozlar, kurdum rüyana pusu
Lügate sordum seni, dedi o bende bir lâl
Rüzgâr gibi geçer ömrün
Geçmez diye aldanma hiç
Kitaplara sığmaz sözün
Bitmez diye aldanma hiç
Gün gelir yalan olursun
Sen ki ciğerpâresisin aziz milletimin
Umut ışığısın sen milyonlarca yetimin
Kudüs sevincinden ağlarken ilk ezanınla
Bilsen kaç sînede canlandı o Feth-i Mübin
ben ölürüm bunu kimse bilmez
oyuncağı kırılınca bir çocuğun
ya da bakılınca gökyüzüne
ardından bir korkuluğun
yıllardır hapsindeyim kendimin
Geçim derdiyle mahzundur yüreği
Garibi bir de sen yorma be adam
Yaşıyorken yokluk denen gerçeği
Hâlini bir de sen sorma be adam
Bazı matemdir bazı düğün olur
Bazı ayaz keser bazı don vurur
Bazı üce güneş adam kavurur
Yöre bizim reis, el ne karışır
Büyük sözü üstüne söz etmeyiz
Kaç yağmur tükettik kaç gece
Kaç umut eskittik kaç çile
Ne menekşeye ne de güle
Derdimiz aşikar etmedik
Bizi de böyle kabul eyle
Ayyıldız gölgesinde
Büyür Bizim Çocuklar
Ya Allah sesleriyle
Yürür Bizim Çocuklar
Kalmadı eski muhabbet
Havalar sular değişti
Sır oldu cânım nezaket
Yollar yolcular değişti
Yolun savaş olsun diyeli beri içim
ben vatanımdan göçebilmem
Yâr elinden zehir tatsa dilim
dünya şarabın içebilmem
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!