Ekmek Ve Gül
Yürüyoruz yürüyoruz, günün aydınlığında
Donuk fabrika bacalarına, yoksul mutfaklara
Çarpıyor sesimiz ve birden parlayan
Bir ışık gibi ulaşıyor insanlara
'Ekmek ve gül! Ekmek ve gül! '
Yürüyoruz yürüyoruz, erkekler için de yürüyoruz
Çünkü hâlâ bizim oğullarımızdır onlar
Ve biz hâlâ analık ederiz onlara
En zorlu iş, en ağır emek
Ve çalışmak doğuştan mezara dek
Ve böyle sürüp gitsin istemiyoruz
Yaşamak için ekmek
Ruhumuz için gül istiyoruz!
Yürüyoruz yürüyoruz kol kola
Saflarımızda ölüp gitmiş arkadaşlarımız
Ve türkümüzde onların kederli 'Ekmek! ' çığlıkları
Çünkü bir köle gibi çalıştırıldı onlar
Sanattan, güzellikten, sevgiden yoksun
Biz de bugün hâlâ onların özlemini haykırıyoruz
İş ve ekmek istiyoruz
Ama gül de istiyoruz
Yürüyoruz yürüyoruz, yan yana, güzel günler adına
Kadınız, insanız, insanlığı ayağa kaldırıyoruz
Paydos bundan böyle köleliğe, aylaklığa
Herkes çalışsın, bölüşülsün kardeşçe, yaşamın sundukları
İşte bunun için yükseliyor yüreklerimizden
Bu ekmek ve gül türküleri
Ve yineliyoruz hep bir ağızdan
'Ekmek ve gül! Ekmek ve gül! '
James OPPENHEIM
Çeviri: Metin DEMİRTAŞ
Kayıt Tarihi : 4.3.2010 23:33:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Kadınız, insanız, insanlığı ayağa kaldırıyoruz
Paydos bundan böyle köleliğe, aylaklığa '
Günün anlam ve önemi bakımından güzel dilekleri içeren günün şiirini ve şairini kutluyorum, ancak
ülkemde aylaktan çok işsizlik olduğundan, çalışılan iş alanları ve kardeşçe bölüşülen bir yaşamda yok denecek kadar az.
James' i güzel dileklerinden dolayı, Metin DEMİRTAŞ bey' i çevirisinden dolayı kutluyorum.
itibaren, çalışarak üretime katkı sunan
kesimlerin maruz
kaldıkları insanlık dışı bütün
uygulamalar, bilhassa aile hayatının
sağlam taşıyıcısı gibi bir modeli
( çok uzun süre içerisinde kadına
yüklenmiş olan pasif sosyal roller)
zaten kanıksamış emekçi kadınların
çok daha fazla baskı altına alınmasını
kolaylaştırmıştır.
bütün dünyada olduğu gibi malesef
ülkemizde de kaçınılmaz neden ve
sonuçlarıyla sürmekte olan, esasen emek
ve sermaye arasındaki mücadele,
yalnızlaştırılan işçi sınıfı ve
emekçi kadın varlığını(küçümseyen, yoksayan)
yalnızca * Kadınlar Günü*
gibi lanse edilir olma hali ile sermayenin
küçük burjuva ve sosyal demokrat maskelerle
feminist kadın hareketlerini olumlayan
tavrı sayesinde de ne yazıkki gerçek
anlamını unutturması bakımından çok
başarılı olmaktadır.
buna karşın ekmek ve gül, hâlâ ve hep:
ücretsiz emekçi yahut düşük ücretli emekçi
kadınların ellerine yakışan ve lâyık olan
gerçek emeğin simgesi olmayı sürdürecek
iki ana unsur gibi görünüyor.
açlığın ve sevgisizliğin önünde herkesten
önce kadınları bulacak olan, yoksulluk ve yoksunluk:
kadınların annelik güdüleri ile sabit
tükenmez sabır ve sebat kahramanlığı
emekçi kadınların direncini daima yükselten
araçlar olacağı; genel anlamıyla işçi
sınıfının kadınlar olmadan asla
başaramayacakları adil yaşam olanaklarının
karşılık bulamayacağından da kuşku duyulmamalıdır.
çünkü onlar; taş kaynatıp çocuk avutabilecek
kadar sabırlı, satarım bu canı diyebilecek kadar
cüretkâr,en köhne ortamları bahçeye çevirebilecek
denli sevgili olan insanlardır.
amerika’da 8 Mart’ta Rutgers Meydanı’nı dolduran
iğne işçilerinin
dünya emekçi kadınlar gününü, bu günü
simgeleştiren emekçi kadın,clara zetkin'i
ve değerli ülkemin bütün emekçi kadınlarını
şair james oppenheım gibi emekten yana katkı sunan erkekleri selamlıyorum.
Kadının kutsallığı burada yatıyor. Büyük küçük tüm kadınların ellerinden öperim.
Kadın bir meta değildir; ne alınır, ne satılır. Kadın: anadır, bacıdır, kızımızdır, eşimizdir, arkadaşımızdır ve yavrumuzun anasıdır, köle değildir; öküzümüzden sonra soframıza oturan değildir. onlar, erkek denen zavallılardan önce insandır. Kadın, bizim gibi zavallıları himaye edip, bütün kötülüklerden koruyan, yüce bir varlıktır.
Kadın, seni seviyorum!...
Şiir, asıldığı yeri hak etmiş. Asanları ve şairi kutlarım.
TÜM YORUMLAR (22)