Yaşamın bu bereketsizliği, çöpleri
Yaşanmışlıkları da bir hiç yapıyor
Varoşlarda olan yaşama sevinci yoktur bende
Taşıyorum kendimi bildiğimden beri; kefeni mi arka cebimde
İçime işleyen bir suskunluk var, ölülerden devraldığım
Gel gelelim, bu sevdanın da çaresi yokmuş
Yine birileri ağlayacak ve aşklar yetim kalacak
Daha yirmilerinde ölecek belki şairler, şiirler
Ve ceplerinde bulunan o vakur defterler
İsimleri yazmayacak bile köşe yazılarında
Göçermiş meğer benden şûhum ve akl ü fikr
Sen sustuğundan beri dilimde ne bir küfür ne de zikir
Sabır taşları boyar oldum yokluğunda bir bir
Baharlığını bile göremedim, Meleğim öldü
Düştü göklerden elime bir tutam saçın
Hâlâ, bir umutsun içimde
Hiç imkânsız değil
Ve hâlâ hasretim memleketime, sana
Sesleniyorum Kuzey Akdeniz’den baharıma
Esiyor mu sana doğru rüzgârlarım
Nazlı gonca, ey sarı gök bulutu
Ey bu anlamsız sonbahar
Pürmelâl bakışlarında öldüğüm
Bu ne biçim ayrılık nasıl bir kördüğüm
Gözlerinin içinde hicranını gördüğüm
Sen miydin açılmayan gönlümde ki son düğüm
Baktım nigârına, gözlerim söyleşti içimle
O vakitsiz gidişin düştü yine aklıma
Çocuktum bilmiyordum ya tabi veda nedir
Neden gidilir bir küheylan gibi uzaklara
Gözlerim dalıyor o eski, solgun nigâra
Non basta il cuore
(kalbim yetmez)
Yirmilerindeyim hayatın, diplerindeyim
Kederlerindeyim, sevinçlerinde
Ve dilimde sana söyleyemediğim tek bir cümle:
Göl kıyısında bir kulübe vardı,
Ne perde olurdu ne kapı...
Bazen içerde bir silüet belirirdi,
Bazen de hiç kimse yokmuş gibi gelirdi…
Kıyıya taş dizerdi sabahları,
Yüreğimin altı düğümlü bacısı
Geçmiyor sensizliğin acısı
Taşıyorum ölü bedende
Ölmemiş bir aşkı
Yaşarken yaşamadın
Ölümsüzlüğü tadacağım beni sevdiğin o ilk akşam
Dudaklarımız'da senelerin hasretliği ve tatlı bir acı
Çünkü bazı gözler bekler sevdiğini gözünde yaşı
Biraz da İstanbul anlamalı sensiz geçen bir kışı
İstanbul senin yokluğun'da virane olur
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!