Ebedi İlim Kendini Neden Her Çağda Hatır ...

Ezeli ilim unutulduğu veya unutturulduğuna emin olunan dönemlerde ebedi olduğunu unutanlar ve unutturanlara yaşananlar ile kendini hatırlatır.

Bu duruma farklı kültürler de farklı anlamlar verilebilir.

İnsan veya toplumlar çoğu zaman şikayet ettiğidir.

İnsan ki kendini aldatmak konusunda üstüne bir başka canlının olmadığı bir varlıktır.

Yaşattığını yaşattığına ve kendi çabası sonucu yaşadığına kendini ikna etmekten veya yüzleşmekten kaçınan bir tutumu benimser ki ebedi ilim kendi içinden çıkar ve ona yüzsüz olduğunu suratına çarparak hatırlatır.

Fıtrat veya takdiri ilahi veya kaza ve kader kültürüne binaen bunu yaratanın yaptığını bundan nemalananlar uyuşuk kitleleri aldatmaya yönelik bugüne kadar çok başarılı bir şekilde kullandılar.

Mustafa Kemal Atatürk'ün kaza ve kader anlayışı bizim kültürümüzde yoktur bu bir arap kültürü anlayışıdır derken burada dini değil dini kullanan ve suçu yaratana atan zihniyetin asıl sorun olduğunu Türk kültüründe her insan yaşadığı ve yaşattıklarından kendi sorumludur demek istediği halde dogma yobaz kültür bunu din, inanç düşmanlığı olarak görür alın yazısını herkesin kendisi yazmıyormuş gibi yaratana atıf yaparak birileri kendi suçunun üzerini örter.

Yaşamda en hakiki mürşit ilimdir sözü Türkiye Cumhuriyeti devleti ilelebet payidar olacaktır sözünü bu amaçla tamamlar.

Küresel soyguncu merkezlerde din üreten sahtekar çete kurumsal yapıya kavuşan her dini kendi soygun planına hizmet eden bir siyasi ideolojiye her kültüre özgü yöntemler ile uygulayarak bu günlere gelindi.

Söz konusu Anadolu ve Türk olunca da her zaman balta taşa denk geldi.

Mahşer tufanı sonrası dank etmeyen bu zihniyet kanlı soyguncu ve soykırımcı bir zihniyet olduğu bize attıkları iftiraların bir bedeli olarak ödüyor.

Biz neden bedel ödüyoruz sorusunun yanıtını yazının bundan sonra ki bölümü vermeye örnekler vererek anlatmaya çalışacak.

Soma da tedbirsizlik ve maden işletmeciliği yapan bir şirk anlayışın daha fazla kazanmak adına tedbirsizlik içinde insanın çalışmaya olan ihtiyacını karşılıklı mecburiyeti devlet temsili kontrolünde kötüye kullanarak insan canı alanlar nereye yattılar fıtrat ve kaza ile kader anlayışına.

Kendini yaratanın yeryüzünde ki temsili gören veya görmek isteyen tüm zihniyetler her çağda bu zulmü yaşatmıştır.

Askerlik mesleğinin ölüm mesleği gibi görerek yine bu anlayış için kelleler diyerek Türk askerine askerlik yan gelip yatma yeri midir pek tabi ki vatan ve ulus için ölecekler derken kendi plan ve projeleri için ölmesi gerektiğini veya bu tür durumlarda topu nereye atacağını uyuşturduğu kitlelere din üzerinden bu tür mesajlar ile gizli niyet adına ölümü veya şehitlik şerbeti mertebesini şehitler ölmez vatan bölünmez sloganları eşliğinde ateş düştüğü yeri yakar çaresizliğini isyan edersen dinden imandan çıkarsın sana şehit aylığı da veriyoruz diyerek esareti iki kat urgan ile bağımlı bir biat ve itaat kültürüne din adı altında dönüştürürler.

Oysa Türk kadim kültürün de temsil yetkilerin toplumun bilgisi vatanın ve ulusun yararı dışında her türlü savaş veya ölüm cinayet olarak kabul görür.

Son çeyrek yüzyılda Türk ulusundan her yaptıkları kötülüğü gizlediler suçu da bir düşman üreterek danışıklı dövüş içinde birbirlerine atarak aynı yere hizmet oyunu oynadılar.

Hakikatin ebedi ilmini kim durduracak? Yaratanın yeryüzünde ki temsil gücünün gücü buna yeter mi?

Mahşer tufanı sonrası silahını kapan Anadolu'nun etrafını kuşattı. Gücü yetiyor mu?

Türk şifreli metafizik manyetik Anadolu gücünü kim aşabilir?

Bin yıllık kinler aşabilir mi?

Anadolu'nun ilk sahibi de sonsuza kadar nöbeti de Türk ırklar birliği ile mümkündür. Çünkü Türk ırk değil ırklar üstü bir birlik beraberlik ve bütünlük anlayışına denir.

Yeryüzünde bu ahlaka sahip Türk devleti dışında devlet olmadığı gibi tümü şirke hizmet eden yapılardır.

Devleti anonim şirket gibi yöneteceğiz diyenlerin hedefi 2071 bizans rejimi olması kimseyi neden asil Türk dışında rahatsız etmedi ve hala etmeyenler var.

Türk'e karşı küresel soyguncu çete tarafından bilenmiş ırkçı ve mezhepçi bölücülük yapanlar var çünkü. Bunu bizden çaldıkları ile finanse eden kodamanlar bugüne kadar rağbet gördü çünkü.

Mustafa Kemal Atatürk bunu vatanın ve ulusun geleceği tehlikeye girmeden savaş bir cinayettir diyerek bizleri uyardı.

Bu tür bir geçmişi ve böyle bir geçmiş tarihe öykünenler son yıllarda bakıyoruz bir başka tuzak içinde barış adı altında başka bir kanlı süreç gelecekte doğuracak kötülüğün temellerini vatanın bütünlüğünü ulusun birlik beraberlik ve dayanışma içinde bütünlüğünü ırkçı ve mezhepçi bölücülük niyeti ile sözde barış yapıyoruz adı altında Türk ulusuna yutturmaya çalışıyorlar.

Yıllardır yaşanan kanlı soyguncu tefecilik talanın bu gizli niyet ile kime veya kimlere hizmet ettiğini artık gizleyemez ve unutturamaz hale geldikleri bir zamanda ebedi ilim kadim kök ahlakı ile gereğini görünür ve görünmez varlıklar bilincinin uyanışı ile gereğini yapıyorlar.

Sırada fitne vb kozlar olsa bile artık kaçacak bir zemin kalmadı.

Karşı iyilik uyumuyordu, uyutulamadığı içinde denge sağlandı ve artık ebedi ilim gücüyle baş edilmesi mümkün olmayan yeryüzünde tek güç oldu.

Ne kadar kötülük adına bir araya gelmiş kötülük güç varsa bundan sonra birbirine girecek ve kaybedecekler. Oysa çok organize bir kötülük uzun çabalar sonucu kendilerini büyük bir güç olarak satmış ve bunun üzerine bir hileli düzen kurmuşlardı.

Kozmik devrim ile sonuçlanacak mahşer tufanı bir Anadolu ve Türk hakikati olarak bu çağın karanlık yüzünün hakkından geldi ve asrı saadet çağını başlatıyor.

▪️Önder Karaçay ▪️