Ölüm geliyordu usulca,
Yaklaşıyordu
Sersemletilmiş bir fareye doğru
Uzanan bir kedi pençesi gibi
Oyunla karışık.
Petra’yı seviyorum.
Masmavi gözlerini,
Saman sarısı saçlarını
Anamın yufka yüreğine benzetiyorum.
Seviyorum bu kızı.
Aynı ama aynı ayakkabı gibi,
Oturmuştun ayağıma,
Ben tamam demiştim,
Alacaktım,
Diğer istekli bayan
Kendi ayağında daha çok beğendi...
Küçüktü kapladığı yer
Bıyıklarına o şiirleri yüklemeden önce
Boncukçu gözlerinde
Safranlı bir mesaj belirdi önce
Sonra...
Sonrası karışık biraz ama
Bir resmim var odamın duvarında asılı
Saçlarım, boynumun hizasında kesilmiş
Sol gözümün üzerinden dökülmüş dümdüz
Ağzım açık - birşeye şaşarmışçasına -
Ve gözlerim dobra dobra bakıyor bana.
Güneşli bir sonbahar günü çekilmiş resim
Ruhuma dokunabildiği için
Beni özgürleştiren biriydi.
Zaten ölü olan ozanlardan biri.
Beni korumak için kendisinden
Azat etti.
Seni düşürdüğüm cehennem, benden kaynaklı değil demiştim,
Sen üzerine sadece bir cümle söylemiştin:
“beni rahat bırak” demiştin...
Eyvallahın benim maşallahım oluyor,
Eskiden bir peşmergeydin, şimdi sadece sen...
Bir söyleve başladım,
Beni geçti,
Kendisi oldu.
Söylev,
Kendiliğinden
Ben oldu!
Gamze mi
Cilve mi yoksa
İki kaşın arası?
Kurşun da olabilir...
Bir gülün dikeni de.
Ya da belki bir işaret,
Kömürcünün çocuğunun yüzünde
Aydınlık bir ifade yok.
İs lekeli yüzüyle karamsar bakıyor dünyaya.
Gözyaşları sicim gibi değil
Çamurlu bir ırmak gibi,
Çağıl çağıl akıyor aktığında.
şiirlerini okudum gerçekten güzel duygularla yazılmış.tebrik ederim seni.