Yassı hüzünlerim oldu
Yalnız yaşamımda
Ağlayamadım.
Sınırlara dayalı
Ve sınırlara kadar dayanan
Yakın akarsular çağırıyor beni
Neredeyse vereceğim bedenimi çağrılarına güvenle
Uzanıp duyumsayacağım ölümsüzlüğü
Sularına karışan her damlamla
Taşınırken uzaklara
Yakın, yakın akarsularla.
Yağmurun sesi,
Sonra
Fırtınanın gelişi.
Uyku
Yalnızca
Gündüzlerin bekçisi.
Bana bir deliler evinin en güzel manzarasını satın al,
Çocukluk fotoğraflarımızdan oluşmuş bir parka baksın.
Beni sal sonra, gideyim alabildiğine
Sensiz ve kimsesiz,
Kendi şapkamı sana bırakayım.
Özledim… Özlemek bir huy artık bende.
Seni aramak isterim de, yapamam bir türlü.
Beklerim… Beklemek bir huy artık bende.
Kar yağdı usuldan Levent’e,
Kar altında kaldı bütün Istanbul
Ben seninle olmak istedim
Sapanca’da son bir kere…
Saatlerce telefonda konuştuk,
Yalnızlıklar, soğuk sokaklar, aldatılmışlıklar
Kazınmış işte aklımın bir köşesine.
Seni düşündükçe,
Açılıveriyor yürek bir gül gibi geçmişten…
Baharlar vardı eskiden,
Yalnızca her zamanki gibi bir çıkmaz sokak
Karşısında durduğum.
Ve genellikle yaptığım gibi,
Dönüp arkamı gideceğim buradan
Yoncalar sararmadan.
Ağzımın kenarında kırıntılar,
Kelimeler ve tebessümlerden arda kalan
Uyuyorum,
Zihnime yaslanmış berraklığı
Mert bir kalbin
Bir erkeğin
Durağa bir kız gelirdi, hergün bahçe kapısından çıkarak
Karanlık olurdu henüz, göremezdim bahçeyi
Ama bir kedili kız hikayesi dinlerdim
Güllerin rüzgara anlattığı yaprak yaprak.
Ardında fısıltılar, binbir türlü koku
şiirlerini okudum gerçekten güzel duygularla yazılmış.tebrik ederim seni.