Tüm giysilerim lekeli.
Kimi dondurma,
Bir kısmı çukulata
Büyük bölümü de şarapla kirli.
Asıl önemlisi,
Anı lekeli.
Kapıları sevdim hep
açılan
veya
zaten hiç olmayan.
Kapıları açmayı sevdim,
beni evren ile yüzyüze bırakan.
Bu sıcak haziran gününde
küçük ayaklarının izi çiğnenmiş yüreğimde,
gidiyorsun işte...
‘Ağlama’ diyorsun bir de!
Kulağımda;
‘Ne yapayım’ diyen sesinin
Neredesin deme,
görünmez değilim.
En küçük ve en parlak
ışığınım kalbinde.
Gelmedin, niye deme
Ayrıyım eşimden,
Tekim.
Sevgilim terketti,
Yalnızım.
Unutuyorum yavaş yavaş gülümsemeyi…
Şimdi seni benden ayırıyorum.
Önce zekayı öldürüyorum,
Aklı zincirliyorum sonra
Ve yüreği hapsediyorum.
Beni senden ayırıyorum.
Öldürdüğüm, sen değilsin.
Sensiz gecelerde yalnızlık hiç inilmeyen yokuşlar gibi
Çıktıkça yavaşça menekşe, nergis kokuları aşağıda kalıyor.
Aydınlıkların ışığı asılı kalmış yapraklara yeşil, pembe, mor
Paslı tenekelerde gecekondu pencerelerinde hepsi.
Sensiz gecelerde yıldızlar ulaşılmaz parıltılar gibi
Bir yaprağı
sevmekten
başla dünyayı
sevmeye.
dile, iste,
birgün istemeden,
Asma yapraklarının yalnızlığını yaşıyorum
Bir imtihan öncesinde daha
Rüzgarın her değişiyle dallara
Kendime yeni ufuklar açıyorum
Değişik yeşillere değiyorum
Uçarı benliğimin kımıltılarıyla
Bak heryerde ben duruyorum!
Pencerendeki tek saksıda
Eflatun bir çiçek, ben açıyorum.
Ruhunun odalarında
Duvarlarda masmavi resimler,
şiirlerini okudum gerçekten güzel duygularla yazılmış.tebrik ederim seni.