Bazen insan fazlasıyla yorgun oluyor. Ne heves kalıyor ne de başka bir şey. Zaten şu yaşa göre sınıflandıran insanları asla anlamış değilim. Çünkü bana kalırsa yaş sadece bir sayıdan ibaret. Bazen küçücük yaşınızda o kadar ağır şeyler yaşıyorsunuz ki sizden yaşça büyük bir insandan daha olgun oluyorsunuz.
Fırtınanın ortasında yapayalnız kalmışsınız. Elini uzatan yok, çıkamıyorsunuz. Uğraştıkça daha da dibe batıyorsunuz. Bazen o içinizdeki ses bir ışık olurken bazen de karadelik oluyor ve sizi daha da yıpratıyor. Ama ben her zaman ne kadar üzülürsem üzüleyim bir çıkışın olduğunu biliyorum. Belki fazlasıyla yara alacağım, belki ayağa kalktığımda yürüyecek halim olmayacak ama alışacağım. Kalbimi kurutan insanlar yerine çiçek açtıran insanlar gelecek. Kışlarım bahara dönecek. Yaralarım sarılacak, yüzüm gülecek. Biliyorum hayat mükemmel değil, dallarında çok fazla diken var. Ama o dikenlerin tepesindeki güller için savaşın. Tüm güzellikler o zorlu yolun sonunda. Sadece kendinize güvenin ve kimsenin sizi üzmesine izin vermeyin. Elbet yalnız kaldığınız günler olacak, belki kimse sizi anlamayacak. Hatta belki sizin canınızı acıtan şeyle dalga geçecekler "Buna mı üzüldün?" diye. Onlar sizin hayatınızdaki ufak pürüzler. Ya görmezden gelip yolunuza devam edersiniz ya da ilk engelde pes edersiniz. Sizin kararınız. Ben görmezden gelmeyi tercih ediyorum.
Kuşların gülücüğü eksilmesin yüzünden
Kar yağsada bu sessiz vadiye, gün bitmesin
Yapraklar üşüse de, çiçekler üşümesin
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta