Duy sesimi ey Karadeniz! Bahrine sığınmışken hissiyatım; oradakilerin ufuklarıyla yanar muhabbet ateşim..Zaman, eşyaya hakimken tutkulu ve hasretim sana....Senin kucaklayışında sarıldığım.....Şimdi o, senden de çok ıraklarda...
"Gel kaçalım Sevdiğim dağların arkasından..." lakin ben kaçmışların visalindeyim. Hangi cenah kucaklar bu aciz bedenimi, hangi güneşin altında sımsıcağı tadar da "Yaşamak..." ın ruhuyla tadında doyumsuzluğa ulaşır.
Her yön, benzer resimlere dönüşürken kelimelerim gönlümde büyüyor...Arkasında nefessizliğin eşiğine koşuyor, tasından suyunu yudumlayacağıma haykırıyordum.Ab-ı hayat, ruhları çuşa getirirken ıslanmışlığın deminde garba dönen veçhimi anıyorum.Ben "Neyi, nerde? " arıyormuşum.Haberdarın arkasında "Beklenen..." i şiirleştiriyor,her an görüp ulaşamadığımı tutuyordum, yüreğimin avuçlarda taşındığında ki ahvalini, okunuşların kalbime değişinde yükseltiyordum.. Geceler...Dağların arkasında ki visalde bekliyor, dağı yarmak için bir mırıltı istiyordum.Tut şu marziyata mübtela olmuş gönlümü...Firak, uzaklıkların yakinini kalbime değdirmesinde ki "Yaşamak..." bu olmalıydı; Zaten, haline acınacak olan kendimden başkası kimdi?
Bütün sabahları üşüdüğüm
Bütün gördüğüm senli günlerim, onlar da gitsin
İçimde bir şarkı
Gözümde bir ışık kalmıştı herşeye inat
Kapat gözlerimi, sevdiğim anlar da gitsin
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta