Sürekli yarım kalır, bütünleşen bağlar,
Sonsuz bekleyişin sembolüdür,
Şimdiye dek hiç;
Tam anlamıyla anlatılamayan,
Daima, daha iyi bir şekilde izah edilemez miydi sorusu...
Anlamayı; en iyi kim betimledi,
Gönlün; o duygularını kim hissettirdi okuyana,
Coşkuyu; kim ifade edebilmiş sevene,
Ya üzüntüyü; çeken o kalplere şifa,
Sabırsızlıkları kim sabırla beklemiş,
Islak caddelerde,
Hasret dinmediği sürece,
Özlemin kollarına sığınan...
Vatanından ayrılan;
O kimsesiz ruhlar,
Cümlelerle flört eden,
Yapayalnızlar,
Kayıp bir geleceğin evlatları,
Geçmişle gelecek arasında kalmış,
Anın o benzersiz lezzetini; asla yakalayamayanlar...
*
Kendinden öte;
Sizden çalmayan,
Kabahati hep kendisine yükleyip,
Sunabileceklerini size gösteren,
Paylaşım heveslisi bir başkaldıran,
Bir avuç kumla,
Hayallerde yaşayan, bir yelkovan,
Daima bulunacağını, düşünen o dedektif,
Ama bilir!
Duygunun yarım olduğunu...
Niye mi?
Duygunun iki kişi arasında bütünleştiğinde; artık bir sır olmadığını,
Akla düşüyor şu sözler, iki kişinin bildiği sır değildir.
Beklenen sözler var,
Mürekkepten,
Harika diyeceğimiz, o sözcükler,
Eşsiz,
Evet işte bu diyeceğimiz;
Kayıp,
Ama bir saniye sonrasında, başka bir ifadenin gölgesinde kalan...
*
Askıda kurumayı bekleyen;
O dünün günah çamaşırı,
Gençlerin zihnindeki, saklı his ve hazların;
Açığa çıkanları,
Mahpusta bile, zincire vurulamamış, o özgür düşüncelerin eriştiği makam,
Prangalar, artık sadece bedenleri esir alabilir,
Ağrıyı dinliyorum gözlerim kapalı, diyen o yürek,
Zincire vurulamayan beklentileriniz...
Ya biz;
Hiç ulaşamadık, sizin o küçük ellerinize,
Dokunamadık, sizlerin zihninizdeki tama,
Hep eksiktik,
Hep yitik,
Hep kayıp ve uzak,
Şimdi köşe başında, kafasını gösteren ölüm;
Belirdi belli,
Vereyim size canı; can armağanımı, ödünç,
Bir de elimde sıkılı not; unutmayın beni, sizleri özleyeceğim,
Böyledir işte, siz ile bizim, bulutların üstündeki düşlerimiz...
*
Sonsuz bir boşlukta dolanan, gölgeler gibi,
Kayboluşun fısıltıları,
Hiçbir zaman, tam olarak yerleşmeyen,
Sürekli bir, acaba daha iyi bir başlangıç olabilir miydi arayışı...
Doğumu; en iyi kim resmetti,
Yaşamın; o ilk anını kim yansıttı bakanlara,
Varlığı; kim açıklayabilmiş cana,
Ya yokluğu; hissiz kalan o bedenlere huzuru,
Umarsızlıkları kim tebessümle karşılamış,
Kirli sokaklarda,
Karanlık uzadıkça,
Umutlara tutunan...
Yaşamın kıyısında yaşayan;
O yitik ruhlar,
Düşlerle dans eden,
Kimsesizler,
Kayıp bir anın çocukları,
Gelinen ve gidilen yer arasına sıkışıp kalmış,
Şimdinin o tarifsiz hissini; asla hissedemeyenler...
*
Kendinin ötesinde;
Kimseyi incitmeyen,
Yanlışı hep, kendine yontup,
Sahip olduklarını, size sunan,
Cömert bir başkaldıran,
Bir damla suyla,
Gerçeklerden uzaklaşan, bir yelkovan,
Hep keşfedileceğini, düşünen o kâşif,
Ama anlar!
Bütünselliğin eksik olduğunu...
Neden mi?
Bütünselliğin iki kişi arasında tam olduğunda; artık bir sır olmadığını,
Akla geliyor şu sözler, iki kişinin bildiği sır değildir.
Beklenen sesler var,
Yazıdan,
Muhteşem diyeceğimiz o kelimeler,
Benzersiz,
İşte bu dedirtecek;
Kayıp,
Ama bir saniye sonrasında, farklı bir cümlenin gölgesinde kalan...
*
Asılı kalmış bir zaman gibi;
O dünün hatalarının izleri,
Çocukların masumiyetindeki, gizli arzu ve zevklerin;
Görünenleri,
Kafeste dahi tutsak edilememiş, o serbest düşüncelerin ulaştığı zirve,
Paralar artık, sadece ruhları mahkûm edebilir,
Dostlukları düşünüyorum gözlerim kapalı, diyen o yürek,
Engellenemeyen beklentileriniz...
Ya biz;
Hiç ulaşamadık, sizin o küçük dünyanıza,
Dokunamadık, sizlerin hayalinizdeki sonsuzluğa,
Hep noksandık,
Hep yitik,
Hep kayıp ve uzak,
Şimdi bir dönemeçte, yüzünü gösteren gelecek;
Belirdi belli,
Vereyim size geleceği; gelecek çağrısını, ödünç,
Bir de avcumda sıkılı not; unutmayın beni, sizleri özleyeceğim,
Böyledir işte siz ile bizim, düşlerin üstündeki gerçeğimiz...
Kayıt Tarihi : 17.8.2025 00:05:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!