Ne zaman canım sıkılsa, aklıma geliyorsun
Ve ne zaman aklıma gelsen, canımı sıkıyorsun...
Yani hep canım sıkkın, aklımdan çıkmıyorsun
Ya da hep aklımdasın, canımı sıkıyorsun...
Devamını Oku
Ve ne zaman aklıma gelsen, canımı sıkıyorsun...
Yani hep canım sıkkın, aklımdan çıkmıyorsun
Ya da hep aklımdasın, canımı sıkıyorsun...
DURSUN ÖZDEN‘İN KİTAPLARI
1- GALİNA’NIN NAZIM’I
Kaynak Yayınları
Ekim 2007
Anı, gezi, mektup, röportaj, belgesel
ISBN 978-975-343-512-3
Ederi: 10 TL
2- UYGUR KARIZLARINA YOLCULUK
Kaynak Yayınları
Ocak 2006
Gezi, röportaj, belgesel, tarih
ISBN 975-343-441-3
Ederi: 10 TL
3- KÜBA UZAK DEĞİL
Belge Yayınları
Nisan 1998
Gezi, röportaj, anı, belgesel
ISBN 975-344-184-3
Ederi: 10 TL
4- ÇAĞDAŞ ÖYKÜ SEÇKİLERİ (Antoloji)
Eylül Yayınları
Nisan 2001
Öykü Antolojisi
ISBN 975-6597-00-3
Ederi: 25 TL
5- ENDÜSTRİYEL DEMOKRASİ
Evrim Yayınları
Aralık 1994
Sendika, beldesel, araştırma
ISBN 975-7211-00-1
Ederi: 12 TL
6- OKUDUKÇA
Marmara Yayıncılık
Kasım 1998
Köşe yazıları, kitap tanıtımı, eleştiri
ISBN 975-8073-17-6
Ederi: 8 TL
7- KANAYAN TÜRKÜ
Marmara Yayıncılık
Mayıs 1998 -Şiir
ISBN 975-8073-13-3
Ederi. 5 TL
8- KANAYAN TÜRKÜ (Makedonca) 3 kitap
Todor Miçov Yayınları (Üsküp)
Temmuz 1999 -Şiir
ISBN 9989-623-13-9
Ederi: 10 TL
9- GÖKKUŞAĞI TARLASI
Evrim Yayınları
Temmuz 1970-1995 - Şiir
ISBN 975-488-036-0
Ederi: 7 TL
10- DUDAK İZİ
Marmara Yayıncılık
Kasım 1999 - Şiir
ISBN 975-8073-19-2
Ederi: 4 TL
11- YENİ ZAMANLAR DERVİŞİ
Evrim Yayınları
Temmuz 1995 - Şiir
ISBN 975-7211-09-5
Ederi: 5 TL
12- SEVGİNİN UÇLARI
Marmara Yayıncılık
Nisan 1996 - Şiir
ISBN 975-8073-08-7
Ederi: 3 TL
13- YİTİK ZAMAN IŞIĞI
Ozan-Babıali Kitaplığı Yayınları
Eylül 2005 - Şiir
ISBN 975-642-1549
Ederi: 7 TL
14- KÜBA GEZİ REHBERİ
Piramit Yayıncılık
Mayıs 2006
Gezi rehberi, turizm
Ederi: 17 TL
15- ÖPTÜKÇE AĞLADI
Marmara Yayıncılık
Temmuz 2007- Şiir
ISBN 975-8073-22-5
Ederi: 7 TL
16- ATEŞLİ AL ATLAR
Dönence Yayınları
Mayıs 2008 - Şiir
ISBN 978-975-705-470-6
Ederi 10 TL
17- KUŞATILMIŞ YAZILAR
Edebiyat Koop-Yön Yayınları
Ocak 2009 - Deneme, inceleme, eleştiri
ISBN 978-975-6874-06-6
Ederi: 20 TL.
Kuşatılmış Yazılar/Dursun Özden
Cazim Gürüz/Yeniçağ Gazetesi/01 Eylül 2009
Hoyratlar bir kitaplık söylüyorsa, her kitabın özünü bir hoyratla söylemek mümkündür. Dursun Özden’in “Kuşatılmış Yazılar” adlı kitabı, hoyrata teşne imiş zaten, bitirir bitirmez esin perisi çaldı kapımı:
Kuşatıldı
Gönül-kale kuşatıldı
Kırklara karışacaklar
Burçlarından kuş atıldı
Kırkı bir, biri kırk ya da kırkta bir olur uçar giderler gönlümüzce, gönüllerince. Nereye? İşin içinde Dursun Özden var ise, önce Turan illere, sonra bütün uzak illere.
Dursun Özden, iyi gezen, iyi yazan bir ozan. Dünyanın kaç bucak olduğunu biliyor. Dünya işlerinin nasıl tutulup gideceğini de. Sözgelimi, Bolivarcı Venezuela Anayasası’nda Atatürk’ün bulunduğunu ondan duyuyoruz ilk kez. Fidel Castro’nun unutturulan “PKK, ABD’li yankeelerin petrol bekçisi” tespitini o hatırlatıyor bize. Che Guevara’nın çantasından “Nutuk” ve “Kuvayı Milliye Destanı” çıktığını o yazıyor. Ülkemizin yakın tarihine değin de ilginç sorular soruyor. Ergenekon Destanını unutup, cemaatçi gazetede Ergenekon örgütü otopsiciliği yapan 70’lik albızlar, bu sorulara da yanıt verseler ya. Sözgelimi işte şu soru: “Yurtsever devrimcilerle, yurtsever Ülkücülerin eline silah verip birbirlerini vurdurtanlar kimlerdi? ”
“Dersim Tarihi” başlıklı yazısı Dursun Özden’in, Kürtçü Bölücüleri hop oturtup hop kaldırtacak cinsten. Araştırmacı -yazar Ali Kaya’ya göre, Zazaca Kürtçe değil, Dersimliler’in ataları da Deylemliler, yani Kürtlerle hiçbir akrabalıkları yok. Munzur festivalinde “melanet açılımı” yapan “o çağı geçmiş karı”, ne der acaba bu işe?
Kitaptan başka ilginç başlıklar da sunayım:
Orhan Pamuk, nobel edebiyat ödülü almadı, verildi.
“Kürtçü” ve “Ermenici” bölücülük... Edebiyatımız toplumun ana damarı olma özelliğini yitiriyor.
Kürtlerle Yahudileri akraba çıkarma çabaları
Satılık kalemlerin sövgüsü
Tarihte bilinen Türk mucitler.
Öncü kadınlarımız
Kam dansı
Türk-Yunan Mübadele Sözleşmesinin tam metni
Şinasi Özdenoğlu tıpkı Mustafa Kemal Paşa gibi cephede hem sever, hem savaşır.
Davar sesini bile bir “şiir çığlığı” olarak görür şair Dursun Özden, şiire uğramak vaktidir artık. İşte Dumlupınar Tableti:
“Gazi’nin beğendiği tepe, şavkıyınca zafer tepe/kükredi Anadolu şaha kalktı sere serpe.
dağlar, ovalar, ırmaklar değil, tarih yanıyordu/ölmeyi emrettiğinde, ölüm o’ndan korkuyordu.
sonsuz ölüm dağının burcunda utkuyu gördü/’ya istiklal ya ölüm’deyip, atını denize sürdü.
devrimdi, gök mavisi gözlerinde kayan yıldızlar/bağımsızlık için direnen analar, çocuklar, kızlar.
bebeği karnında, düştü ardında, atı at değil küheylan/elif’in omzunda dünya, kırık kağnıya koşulan ceylan.
son nefesinde, daha 15 yaşındaydı, Ulukışlalı Ethem/mavzeri boyundan uzundu, incecik parmaklıydı hem.
kurşunu yürek korunda eritip, kurşun kalemle yazdı/yavuklusuna son mektubu, 30 ağustos’tu, son yazdı.
gez-göz-arpacık, arpa boyu ilerliyordu zaman, oy amann/Türkiye sevdası bu utku, geçilmez Dumlupınar, pek yaman”
Özden’in kitabı Edebiyat-koop Yayını.
DURSUN ÖZDEN’İN KUŞATILMIŞ YAZILAR’I
Yavuz YAVUZER
________________________________________
Dursun Özden, dünyanın 66 haline tanıklık etmiş; yol eri, gezgin ve sevgisini sebil eyleyen şair, yazar, eleştirmen… Şiir, gezi, araştırma ve deneme gibi çeşitli edebi türlerde eser veren ve almış olduğu ödüllerle, edebiyatımıza can veren Özden, son kitabı Kuşatılmış Yazılar I’de, ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün dizeleriyle selamlıyor okurunu...
Hayat kısacık / Birazcık hayal / Biraz da sevgi / Derken merhaba / Hayat anlamsız / Birazcık hüzün / Biraz da umut / Derken elveda! ...
Yol eri şair; 12 Aralık 1996’da Uluslararası Edebiyat Yarışması’nda ödül almak üzere gittiği Havana’da, Kumandan Fidel Castro ile görüşmesinde, Fidel’in Atatürk tutkusuna tanık olmuştur. Hikayeyi, Dursun Özden şöyle anlatıyor…
Kendisine Türkiye’den götürdüğüm çeşitli hediyeler verip, birlikte fotoğraflar çektirdikten sonra; Castro’ya, yaptığım röportaj sırasında şöyle bir soru sormuştum: “Türkiye’de solcu, ilerici ve devrimci gençler; Che Guevara ve Fidel Castro’ya tapıyorlar, sizleri tek ve mutlak önder olarak kabul ediyorlar. Sizin şarkılarınızı, marşlarınızı ve kitaplarınızı dillerinden düşürmüyorlar…” diyerek sürdürdüğüm sorumu tamamlamadan; Kumandan Castro sözümü kibarca kesti ve: “… Övgün için teşekkür ederim. Atatürk’ün ülkesinden gelen genç bir Türk Şairi Dursun Özden’i konuk etmekten çok mutluyum. Ama söyledikleriniz yanlış…Devrimci Kemal Atatürk varken, Türk gençleri neden kendilerine başka önder arıyorlar… Biz, Atatürk’ün devrimci savaşından esinlendik ve 1959’da Granma Gemisi’yle Havana’ya çıktık. Ülkemizden emperyalistleri ve işbirlikçi Faşist Batista rejimini yıkmak için. Biz de tıpkı Atatürk ve askerleri gibi zafere eriştik. Bizim ve tüm mazlum halkların esin kaynağıdır Devrimci Kemal Atatürk. Kendinize başka önder aramayın…”
Atatürk ve vatan tutkunu gezgin yazar Dursun Özden; kitabın farklı bir bölümünde, bir Bektaşi fıkrasıyla, - malûm nedenlerden dolayı - Nobel Ödül’lü Orhan Pamuk’a sesleniyor…
“Bektaşi dedesi Bor pazarına gelir. Ne görsün… Pazar sona ermiş ve toplanmaktadır. “Ben bir keklik alacaktım ama; pazar sona ermiş, şimdi ne yapayım? ” diye kendi kendine söylenirken; esnaflardan biri dizelerle yanıt vermiş: “Esti kavak yelleri / Döndü birer iğdeye / Geçti Bor’un pazarı / Sür eşeğini Niğde’ye…” Bektaşi, tutmuş Niğde’nin yolunu… Kuş pazarına yaklaştığında satıcı, yüksek sesle bağırarak kekliklerin hünerinden bahsediyormuş. Bektaşi, kekliklerin ederini sormuş. Satıcı, tüm keklikler için 10 Lira eder söylerken, biri için ise 50 Lira demiş. Bektaşi dayanamamış sormuş. “Bu kekliğin özelliği ve hüneri nedir ki, diğerlerinden çok pahalı? ” Satıcı, saymaya başlamış...” Bu kekliği alırsın, bir kaynak suyun başına koyarsın, keklik kafesin içinde şaklaya şaklaya öter, bunun sesini duyan öteki keklikler su başına gelir, sen de pusuda tüfeğini doğrultursun ve onları vurursun...” demiş. Bektaşi, 1 Lira’lık keklikler dururken, 50 Lira’lık kekliği almış. Çevredekiler şaşırmışlar. Bektaşi, kafesin içinden kekliği çıkarmış ve boynunu koparıp, dereye atmış. Sormuşlar; “Neden bu kadar para verip aldığın kekliğin boynunu koparıp attın? ” Bektaşi’nin yanıtı, satıcıyı ve çevredekileri iyice şaşırtmış: “Kendi sınıfını kandıran, yurduna ve halkına ihanet edenin sonu budur...”
Dileriz, “Keklik Pamuk” yurduna, halkına ve insanlığa ihanet etmez...
Eserin orta yerine gelindiğinde, yazarın yüreğine bir ateş düşüyor. Seher Tolga’yı saygıyla anıyoruz...
Dünyada, bölgemizde ve ülkemizde yaşanan tüm kirlilikler; özellikle duygusal ve duyarlı güzel insanlarımızı derinden üzüyor... Çıkarcı bireyler ve örgütsüz toplumların çözümsüzlüğü, sorunları sorun yumağına dönüştürdü. İnsanlarımız içsel dünyalarına yöneldiler... Her şeyden uzakta, her şeyin içinde alkol ve sigara ahtapotunun kollarına teslim olmak... Ölümü yeğlemek...Sevgili Seher Tolga; alkol, sigara ve kirli düzenin kurbanı oldu. Bir bir yakınlarını yitirdi. Sıranın kendine geldiğini biliyordu... Seher’i çok seven ve onu yanına alan Şaman Anam şöyle derdi: “Rahmeti ve toprağı bol olsun... Nur içinde yatsın... Mekanı cennet olsun! ..”
Yazar Dursun Özden; ilerleyen bölümlerde, bir dönem birlikte çalıştıkları Onat Kutlar için şunları söylüyor...
“Sevgili Onat Kutlar öldürüleli tam 13 yıl oldu (5 Ocak 1995) . Ama o, hiç ölmedi. Yalnızca fiziksel değişime uğradı. O bizim düşlerimizde, barış ve sevgi savaşımızda hep yaşıyor. Çocukların ve masal kuşlarının arasında… Sanki dün gibi… ABD ve eşkurumu AKP’nin elinde ülkemiz 95’e doğru sürükleniyor. Katiller aramızda… Yeni operasyonlarla yurtseverler susturulmaya çalışılıyor. Yeni cinayetler işleniyor ve yeni kirli oyunlar planlıyorlar. Suçlular, suç işlemenin rahatlığı ve acımasızlığı içinde, iyi ve güzel olan ne varsa aramızdan, sıramızdan alıyor… Halkımız ve ülkemiz üzerine oynanan bölücü ve hain, kirli oyunlara karşın; sevgimizi sebil eyleyelim… Akıllı Anka ve Barış Kuşları hep yaşasın diye… Birlik ve sevgi dolu umudumuz ve ütopyamı koruyarak… Dostlukla! ..”
Unutulanlar, unutturulanlar; bir an olsun düşmüyor Özden’in kaleminden. Sırada Çivit Mavisi’yle Bülent Ecevit var…
“Yerin yedi kat altında, Zonguldak kömür ocaklarında Grev Sözcüsü önlüğünü giyen ve demokrasi savaşımında Yurtsever Devrimci geleneğini sürdüren Kemalist bir öncüydü… Adam gibi adamdı… İnsancıl değerlerle yüklü duygusal ve nesnel bir insandı, gazeteciydi Ecevit… Şair Bülent Ecevit’in yazdığı İnsan şiiri bir başka anlamlı…
Elbette senden güzel olacaktı resim / Yaptığın heykel / Senden büyük olacaktı / Senden yakışıklı / Elbette senden doğru söyleyecekti / Yazdığın şiir / Elbette senden doğru duyacaktı / Söylediğin türkü / Sen olduğundan büyüksün / Sen olduğundan iyisin / Sen olduğundan güzel…
Bülent Ecevit, hep kalbimizde yaşayacak… Anadolu aydınlığında ve çivit mavisinde, ak günlerde umudumuz hep yaşasın diye…”
Edebiyatın, engellerle dolu bir yol olduğunu çok iyi bilen Dursun Özden, umutla haykırıyor…
“… Satış olmuyor uydurmacasını ileri süren pek çok yayınevi; ticari kaygılarından ötürü, şiir kitaplarını basmaz oldular. Şiir okurlarının, yayıncıların bu kirli duruşlarını ne zaman kınayacaklarını ve nasıl tepki göstereceklerini merakla beklemekteyiz… Boyalı basının, dağıtımcı-yayın patronlarının ve kendi reklamlarını büyük miktarlardaki paralarla yayın yapan kimi yazarların tuzağından ne zaman kurtulacağız? Taşrada, bir bir kapanan dergiler ve okuruyla buluşmak için, elinde dosyalarla yayınevlerinin kapısını aşındıran şair ve yazarların çilesi ne zaman bitecek… Toplumun bu aydın kesimi, ne zaman örgütlenecek? ”
Dursun Özden’in; Kuşatılmış Yazılar I adlı eserinden bazı önemli noktaları, birkaç başlıkla sizlere sunmaya çalıştım. Çağımızın Evliya Çelebi’si olarak nitelendirilen Dursun Özden’in; Edebiyat Koop-Yön Yayınevi ortaklığıyla, edebiyat dünyamıza kazandırılan bu eşsiz eserini, mutlaka okumanızı önerirken, aradığınız daha birçok şeyin, yazarın akıcı ve yalın diliyle, bu sayfaların derinliğinde bulacağınızı belirtmek isterim. Dursun Özden’e sonsuz teşekkürler…