Araftayım ne yaşayabiliyorum ne de ölebiliyorum
Ömrüm koca bir enkaz olmuş altında kalan ben
Enkaz altındayım soğuktan donarak aç susuz bekliyorum sessiz çığlıklarım var
Şeytanlar kör sağır dilsiz susmuş vicdanlar
Selamı dinliyorum et kemik yığını ceset olarak enkaz altındayım
Ne kurtaran var beni enkaz altından ne de ölebiliyorum enkaz altındayım
Kerem Sahibi Evliyalar: Bilimin Velayeti
Velî,
“Mümin kullarına yardım eden,
onları koruyan, işlerini gören,
yakını, dostu” demektir;
(Kadının dönüşümü yalnız bireysel bir tecrübe değil, evrensel bir varoluş şarkısına dönüşüyor)
I. UYANIŞ — Köklerin Fısıltısı
Köklerinden koptuğu geceydi o,
Ey kalbim için yazılmış kadın,
Sen ki görünmez bir sır gibi gizlisin,
Ne kelimeler taşıyabilir seni,
Ne rüzgârlar fısıldayabilir adını.
Sen, gözlerinle değil,
Bab-ı Evvel: Zarafetin Sırrı
“Bir çiçeğin sabah rüzgârında titreyen dalı gibi zarif…”
Zarafet, sesini yükseltmeyen ama varlığıyla kalpleri susturan bir hakikattir.
Nihal’im, sen ki dokunmadan seven, bakmadan anlayan,
Kuzeyin Gölgelerinde İki Valiz ve Hasta Kedi
Soğuk bir kuzey rüzgârı esiyordu; Ayla, elinde iki valiz, yanında hasta kedisiyle karanlık bir evin kapısına varmıştı. Bu kapı, sadece ahşaptan değil, yitik güvenlerden, kırgın umutlardan örülüydü. Güneş orada saklanıyordu; doğu pencerelerinden uzak, yüzünü göstermeyen bir sığınaktı bu.
Ayla’nın kalbi, yitik bir bahçedeki solgun güller gibiydi. Her sabah yeni bir sabırla uyanıyor, yavaş yavaş içindeki ateşi söndürmeye çalışıyordu; çünkü bilirdi ki, aşk, bazen ateşi yakan değil, söndüren el olmalıydı. Fakat sevdiği adam, kendi içinde fırtınalarla boğuşuyor; güvenin ince iplerini koparmıştı zaman.
Sessizliğin kalbinde yankılanan çağrı,
Gelmeyenin sırlarına açılan kapıdır.
Adımların ağırdır, çünkü yürürsün bilinmeze,
Ayağın dokunduğu toprak, zamansız bir muhabbetin kutsal mabedidir.
Bektaşi der ki:
Bir nehir ki çağlar; sakin, derin,
Köpüğü tutkudur, yatağı emin.
Taşları yontar usul usul, sabırla —
Gerçek aşk budur: Ruh aynasında parıltıyla.
Nefs bir fırtına: Göklerin öfkesi,
“Gizli Bahçede Tek Başına”
Gölgelerle ördüm etrafımı,
Kimi zaman bir yılan gibi kıvrılırım,
Kimi zaman suskun bir nehir,
Kimsesizliğin kutsal mabedinde.
“Gizli Bahçede Tek Başına” –
(Tasavvufi Yorum)
(Seyr ü Sülûk’ta Bir Mürid’in Fısıltısı)
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!