Ailesiyle iyi ilişkisi olanlar,
Cam bir vazoda nazikçe sulanan çiçekler gibi açar.
Kökleri sıcak toprakta, taç yaprakları sevgiyle beslenir.
Ama bilinmez:
Her sabah güneşe dönen o baş,
Geceleri boynunu büker sessizce.
Çünkü mükemmelliğin ağırlığı,
Görünmez bir zincirdir.
Diğerleri ise,
Karanlık koridorlarda duvarlara çarpa çarpa tüketir ömrü.
Sırtlarında sıva tozu, dizlerinde morluklar…
Her darbe yeni bir yön haritası çizer:
"Düş, kalk, yürü!"
Labirentin içinde kaybolmuş bir kendi yolunu arayan savaşçı gibi,
İpliği kendi yüreğinin sesidir.
Doğduğun ev, kaderinin ilk coğrafyasıdır
Kimine verilen bereketli ovalar,
Kimine itilen kayalık uçurumlar…
O ev ki; ruhunun sınır taşlarını diker.
Çiçekler susuzluktan kıvransa da,
Duvarlar yıkılsa da,
Her iklimde büyür insan.
Ve fark ettim ki
Çiçek gibi açan da, duvara çarpan da aynı gökyüzüne bakar.
Gece olunca yıldızlar hepimize eşit uzaklıkta parlar.
Acının rengi değişir belki ama,
Tadı aynı tuzla yoğrulmuştur.
Çünkü insan, doğduğu evin coğrafyasında değil;
Kendi içinde aştığı ufuklarda özgürleşir.
Huban Asena Özkan
Kayıt Tarihi : 7.6.2025 23:10:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!