Bize sabah getiren gece bir yerde tökezleyip düşmüştür.
Herkes kuyudan çıkarken bize kısa bir ip düşmüştür.
Başaklar eğilmiş, mumlar erimiş, ermiş her şey kemale
Bizim derdimize çare bir acemi tabip düşmüştür.
Sandık devri devran döner, gelir bahar yine yeniden
Bize sonbahar ile kış ayrılmaz bir tertip düşmüştür.
ne zaman utansan yüzünün kanı çekiliyor;
yağmur bir ağacın dallarından yere düşürüyor seni.
Zaman seni birden bire eksiltiyor,
sen usul usul tamamlıyorsun kendini.
derler ki ay bütün ağaçların adlarını bilir ,
Mevsimler öldürür bazı renkleri
Ama bir rengin cenazesi olmaz.
düşün mesela şimdi aylardan zemheri
aklına sığınmış dipdiri bir hercai.
düşün yaz gelir göremezsin
dalında direnen yaprağın altın rengini.
Bak, bu cehennemin kundakçısı benim,
Benim, ateşle imtihan edilen.
Silahlarınızı bileyleyin ve bilin
Şah damarımda gizlidir en kanlı sözcükler.
Bak, bu cehennemin kundakçısı benim
Kaçman ve sığınmam “Min şerri mâ halak”
sözcüklerim paslı , çünkü ben bunları bir çarmıhtan söktüm
annesinin kucağında soğuyan bir bedenden.
kan sızıyordu yaralarından, soluk bir karanfil gibi
ve dedi ki annesi
“bir karanlıkta yaşar kardeşinden nefret eden ”
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!