Gülüşün nihavedse, ölüşüm hicaz;
Sükûtunla perdelenir, gönlümde avaz.
Her nefesin nağme, her bakışın saz;
Her gülüşün beste, her susuşun ayaz.
Sensiz kalan ömrüm, yıkıktır biraz.
Bu nasıl derttir? Dışım kar, içerim yaz;
Söyleyin turnalar, bu derde var mı niyaz?
Yokluk denen o sert ve kara sâz;
Çalar içimde hep, hicranla biraz.
Varlığın bir bahar, yokluğun ayaz;
Ey gönül sultanı, ey varlığın niyaz.
Gözlerinle açar cihanımda güller hep aynı haz;
Sensiz her seherde tükenir bu saz.
Diyorlar bana: deniz çok yaz;
Yokluğu anlatacak kelimeler az.
Susar dilim, konuşur yüreğim hep aynı tarz;
Sözlerimi duyacak kulak lazım biraz.
Divaneyim, yüreğim aşka saz;
Dolu boncuğu gibi gözlerim akıtır yaş.
Gülmedi, gülmüyor garibin yüzü hep hicaz;
Sana artık şiir değil, destan yazsam az.
Sanki derin bir kuyu dibi görünüyor biraz;
İçimde siyahlar, dışım bembeyaz.
Olmuyor, olmayacak; bu kan durmaz;
Yüreğe çakılan hançer gül değil, unutmaz.
Yanar yürek, dumanı olmaz;
Konuşayım dese, dumanı tütmez.
Bülbüle sorsan, aşkın lisanı bilmez;
Ayrılığın koruna düşen yürek gülmez.
Ben denizim, yazarım arşın arşın;
Tarife ne hacet, Halep taşkın.
Şarkılar hicaz, yürekler şaşkın;
Gül demiş bülbüle: olaydı farkın!
Ahuzarım kadere, dilim sevdaya dargın;
Dilim sevdaya dargın.
14.09.2025 08:41
Kayıt Tarihi : 14.9.2025 08:48:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!