yasak öykülerin, kaf dağlarında sakladığımdın
köhne mintanlara sarıp sarmladığım
kimseler duymasın diye kuytularımda barındırdğım
adını kendimden bile sakladığım
harap gönlümün yasak meyvesi
Nefesim ses olup da sözcüğe dönüşmeden
Fikirlerim olgunluğa erip, aklımın iplerine serilmeden
SEN VARDIN
Kalu belaya ruhların taksimi edilmeden
Kadim seslerin kıyafetlerini giydim ruhuma
Sır olmuş perdelerim kıblemi ararım.
Bir deli dervişim, kadid olup erimişim.
Beşerin cihanında, bal istemem gönül konağıma.
Adın duydum kalu belada, ey ruh nefes ol bana.
Deli taylar gibi ovaya bağa sığmazdım
Şimdi dişleri sökülmüş bir odadayım
Asi ruhumu zapt eden bulmazdım
Şİmdi çaresizliğin kollarında bir başımayım
Eskidikçe yenilenir oldu günahlarım
Beni bırak bırak ben hep böyle ağlarım
Kaç kurtar kendini feleğin çarkındayım
Işıklarım sönmüş ben ziviri karanlığım
Delik delik deldiler ruhumu
Gönül kuyusunda kısıldım kaldım
Geçer deyip rabbime sarıldım
Taş koydular üzerime, bilalim sandım
Ben benden değil elden usandım
Kalkıp göç eylesem fani dünyadan
Ruhumdan dökülen gözyaşlarımla,
Kan çiçeklerimi suladım.
Kalmışım kenarında hayatın.
Uçurumlardan düşerim gün batımında
Ve dinmeyen kabuslarım başlar.
Hızır ile yoldaş oldum elsiz ayaksız
Sınavlarını gördüm, gözsüz manasız
Söz söylediler, dilsiz kelamsız
Sır içinde yok ettiler, ışıksız duasız
Malı terk edince alemler içinde
Şem oldum yoluna ey hat
Nedir bu beşerin çilesi
Yolunda ama bir hattat
Bu dem, aşkın şivesi
Haber salın karlı dağlara, karın eritsinler
Nazlı yari toprak sarmış, aman versinler
Bizim ele varınca yari aradım durdum
Mezarını gösterdiler toprağına toprak oldum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!