silik bir hatıraya dönüşür
yaşanırken zamanı durduran anlar
geçmiş ne de hırçındır, nasıl da hırpalar
o tatlı anları diri diri yakar
ya besbelli olmayan o önemsiz anılar
düşlerim sefaletin en bayağısını
ve ayaklarımın altına alırım en soylu acıları
üzerinde tepinirim saygısızca
kibirli olduğumu hiç inkar etmem
soytarıların sesi yankılanır kulağımda
Bir umuda tutunup da düşten düşe sallanan
Ah söyle şimdi bana düşten düşünce kimdir yanan!
Ateşe doyar mı hiç
Ateşte yanan!
Bir başka varoluş bizimkisi
Deyemiyoruz birbirimize
Diyemiyoruz da
Parçalanıyoruz ama
İçten içe çürüyoruz
Duvar sevdası bizimkisi
duyduğum esin perisinin ezgisidir
çıkagelmiştir gizlendiği karanlıktan
aşmıştır göğü kaplayan bulutları
arkasında tek bir silik iz yoktur
ve cesurdur kanat çırpışları
daha önce avuçlarında parlar iken
şimdilerde kendi ağırlığıyla kararmış
yakınmış o sıra, iyi, güzel ve temiz bir kalbe
sesi yükseldikçe acıların, dinecek sanmış
nasıl da parçalanmış acıyla yüreği
tatlı bir ezgiyi dile getirir
ellerinde incil olan şeytanlar
duvarlarda yankılanır ses
küçük şeytanlar duyar yalnızca!
oysa dile getirmiştim ben
bilmiyorum, beni boğan bu uğultuda nasıl kalakaldığımı
yalnızca hatırlarım sonu gelmez bir fırtınanın içimde ansızın dinginliğe vardığını
o fırtına ki götürür birer birer yüreğimin en çocuksu kıpırtılarını
ve sürükletir kaskatı parçaları ruhuma saplayarak
bir bütün olmuştum belki de sizinle parçalanmışlıkta
fırtınayım
esiyorum dalgaların üzerinden
sudan çıkıyor balıklar
sersemletiyorum.
kaptanların şapkalarını düşürüyorum denizlere
fısıldıyorum
tüm çığlıkların bittiği yerden
biliyorum
hiç canlı değil
bir yaprağa değsin istiyorum



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!