Ey tanburum, yanık seslim
Aşkla kutsan, yan yüreğim
Çağla gönlüm, susma dilim
Yangın sarar ya her yanım
Bilmez misin bu aşk fazla
Yokuşa atsalar
Üstümü suskunlukla döşeseler
İçimdeki tüm melodileri yolsalar
Umutsuzluğu yol tutmam bilesin.
Karanlığı sırdaş tutarım
Dalga dalga coşar bir gece şiir
Aşkın kıyılarına sürüklenir
Dokunup geri çekilir şiir
Aşk gıdıklanır
Bit tebessüm savurur rüzgârla
Rüzgâr kaptığı gibi dalgayı
Ben vazgeçtim sevmekten
Tüm yeminlerimi bozuyorum
Ve herşeyi siliyorum bir kalemde.
Ne söylenenler ne yaşananlar
Ne de geçmiş kalacak bu sahnede.
Gözlerine düştüğümde kaçışın kolay olmadı
Yüreğine takılı kaldı ellerim
Acını paylaşıyorum sen farketmeden
Hüznünden bir dem de ben içiyorum.
*
Kaçmasan, biraz dursan
İstanbul ağlıyor mu ne?
Dayanamam yüreğinin yanmasına
Dayanamam yaşlarının akmasına
Söyle canım, derdin nedir?
Söyle yarim, dermanın var mıdır?
Güzel annem ninnilerin dünde kaldı
Artık savaşa uyanıyorum her sabah
Oynadığım en güzel oyun savaş oyunu
En güzel paylaşımım ise kavga
Saklambacım korkulu kaçışlar oluyor
Sobelenen, bir tüfeğin namlusunun ucunda sönüp gidiyor.
Günlerden Perşembe. Saatin önemi yok; bir gece vakti işte. Önemli olan bu gece bir şehrin yağmur altında kalışı. Bu gece gözü yaşlı, puslu bir hayat çırpındı ıslanan şehirde. Bu hayatı taşıyan karmakarışık bir yürek, sırf zorunluluk için geçirdiği günlere son noktayı koyup şehrin kuytu sokaklarında saklanan temiz, sakin bir mekâna attı kendini. Oturdu, kendine bir içki ısmarladı. Ellerinde duran yaşanmışlıkları silmeye çalıştı acemice. Dışarıda gürültüler, korna sesleri; dışarıda yağmur ve rüzgâr...
*
Şehrin kuytu sokaklarındaki iki kalabalık insan, yalnızlıkları şerefine geldikleri Kuytubaşı Lokantası’nda buluştular. Birbirlerinden habersiz yalnızlıklarını şarap tadında kutlarken, hayatın rengini aradılar bardağın içinde. Kadın, kör bir düğüm gibi uzattı elini şaraba; adam, şarabın kokusunu çekti sînesine. Kadın dudaklarını dokundurdu, adam bir yudum aldı. Derken içkilerini yudumladıkları bu anda bakıştılar. Bakıştılar ve bakışları paramparça olmuş gibi şaşırdılar.
Uyanıyorum yeni bir başlangıca.
Tüm kirlerimin tozlarını alıp
Ayırıyorum kendimi
Aklara, karalara...
Karanlığın ok yağmuruna tutuluyorum
Silindikçe yarası acıyor diye.
Kan çanağı afrodizyak
Yakıldı gece yarısı
Çıyanlar eridi, toprağa aktı...
Ne ses
Ne kutlama
slm dervişe beni tanıdın mı ben Kütahyadan Mustafa Tuğrul Koşar seni çok aradım ama ulaşamadım yeniden başlayacak dostluğumuza seni tekrar arıycam sende bana mail at [email protected] bir tane şiir kitabı çıkardım ikincisi çıkacak antolojiden şiirlerime bakabilirsin şimdilik hoşcakal ...