Adımın yanına bir dizi rakam iliştirdin
Kaça böldün
kaça katladın, bilmiyorum
Kendimi oyuncu olarak bulduğum o sahne
alkışsız bir trajedi
Neyi kaybettim
Bu hayatta en çok seni sevdim.
En çok sana naz yaptım, sana kırıldım.
En çok seninle tartıştım.
Benden her gidişinde eksildim,
biraz daha savruldum.
Kaç parçaya bölündüğümün
Kanat vuruşlarını unut!
Parolayı da!
Pençeleri kıvrık bir soru işareti…
Gagası açık, karıncasız;
balkon demirindeki serçe ölüsü.
Sana saydım düşüşlerimi
Başka ikliminde hasretin
Başka diyarında vuslatın
Başka lisanında aşkın
sana inandım
Son bir bakış vardır:
En yokuşlu dönemin başlangıcıdır.
Ömrün yetmez unutmaya.
Güneş son dem yüzünü gösterirken bilirsin;
toprağa düşen çekirdek hiçbir zaman yemiş vermez.
Denizde bırak dalga olmayı düşlemek
Rüzgârla kavgalı
kışa öfkeliydim
Umudu terazisinde tartan bezirgâna inat
aşkı sevgiye dönüştürmedik mi
Kendi içinde sonsuz kez doğup batarken
Özlem
bazen kapıda bir tokmak sesidir
bazen de birbirine çamaşır ipleriyle bağlı evler...
Zaman tek yönlü ve biliyorum hep geleceğe akıyor
Var gücümle istesem de bazı şeyler hiç değişmiyor...
Sözlerin ardında yatan manayı
sorgulamaktan yoruldum
Hanginiz gerçek
hanginiz oyuncusunuz?
Güneş hep mi kıyametin eşiğinde doğar?
Soruyorum
Bir ben sayarım geçen günleri.
Saat başı bir ben duvarlara çentik atarım.
Hergün hatırlattın!
Unutturmadın!
Kendi çıkarın için
bana doğru attığın ilk adım:
Alacağını alıp
sonra uzaklaşınca benden koşar adım,
avuçlayıp zamanı,
gizlerken cevapları anlamadım.



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!