Saçı sakalı karışmış kentin gecelerinden kurtar kendini
Gel kayasından mehtap şavkıyan dağlarımıza
Gel ısıt ellerini avuçlarımda
Kalbin acıdıysa denize bak
İhaneti maviye boya
Masmavi görmelisin ufukları
Veya sözcüklerin sözlüğüne çemkiriyorsa
Şaki ile çelebi arasında bir yerdesin, dert etme!
‘’Sebat’’ı emreden bir ilimden geldin
Aynı çölde beraber çatlamıştı sahtiyanlarımız
Ama bak sen giydin vahada türlü libasları
Ben ihramda kaldım.
Pir Sultan’ın eteğinde bir yol seçtin,
İndin indin Yıldız Yaylası’ndan
Lâ tahzen! Kuşumuzdan kopan tüyü düşün sen
Çünkü avcı bulundu, cezasını çekmekte
Şu an vurduğu yerden inlemekte
Haki parkeni yastık yaptın ya sokaklarda
Aşka menent bir üşüme tutarsa aşk kuzluğunda
Yara pelverdesi yapar ustam sana
Diner yarandaki sızı hatta serbaz olursun
Çergemizde zebun olunmaz, bil istedim
Fakat söyle bana! İkrar kuralımızdır
Hangi cümleye konu olduk da
Sözcüklerimizden vurdunuz?
Biliyorum ki ben
Bildirilerimi kağıda sarıp kuşlama yaptığım her meydanda
Yüz üstü düştüm
Ağzımdan akan kanla ıslattım gittiğim her kentin meydanını
Yoldaşlarım şahittir, dişlerim hala kanamakta
Haklısın tahliye mahkumu değiliz, bizi vurun!
Bizi kitabımızdan bizi sevdamızdan vurun!
‘’ Selam olsun sözcüklerini üzerine örtünenlere’’
Diye çığıran bir dergâhın
Şeyhinden vurun!
Dipnot
-------------------------------------------------------------------------
Taş, beton, sıva, yüksek ve kurşun... Dağları seviyorsak koyaklarda ölmeyi murat etmedik. Dağları seviyorsak sessizce gitmeyi bildiğimiz içindir. ''Güdümlü özlemler silahı''mızla önce kendimizi vurduk. Zira keskin aşkların nişancıları aşkı ıskalarsa oracıkta ölürler. Fişek seker, derman biter ve tarih şahittir: İdam sehpalarını kendileri tekmeler.
Kayıt Tarihi : 5.6.2021 21:54:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!