Gözleri oyulmalıydı mavi gözlü yılanın
Sökülmeliydi dişleri hani habis olanın
Yani bedenlere zerk-i zehir edenin
Başını ezmeliydik sarı ve siyah çiyanın
Kırılmalıydı putlar.. tüm totemler, sanemler.
Halil-ür-rahmanın hanifçe edasıyla
Şükredip dert yanıyordu bir adam gözü yaşlı,
Onca haydut toplanıp da birleşmiş bize karşı,
İnsanlıktan paysız olan adulardan tırsmayız.
Gazzeli olmaktan ancak şan, iftihar duyarız.
Öyle bir düşmanı var ki şanlı Gazze halkının,
Ey gönül kalmamış şehirde vefa
Bulabilsem bir yol şehirden ırak
Asfaltı çamurdan çakılı cefa
Özgürce yürüsem şehirden ırak
Betondan binalar insanı yutmuş
Sen ey deist, agnostik! aklı başından gidik.
Ben bilirim demeyle kazanılmaz bilgelik.
Bilgelik hakkı bilmek, hakka teslimiyettir.
Teslim olamıyorsan zinhar etme gölgelik.
Hikmete ulaşılmaz kirlenmiş bir akılla.
Sensizlik zor, sensizlik yar!
Çin işkencesi gibi beynimde,
Mengene baskısıdır yüreğimde,
İntizar, bekleyiş, ümit beyhude...
Ne yaparsam, yapayım sanki nafile.
Günler geçer, aylar ve hatta yıllar.
Ne ocaklar yıktılar bize yabancı eller.
Bizden gibi görünüp riyakarlık edenler,
Canı cana kırdırıp kardeşlikten edenler,
Katliam tertipleyip mülkümüzü yiyenler,
O eller zalim eller insana hasım eller.
Emelim, düşlerim hep yarım kaldı.
Dildarı gönlümce göremedim ben.
Maziden, atiye umudum vardı.
Kırana uğradım sezemedim ben.
Gençliğim bir simurg, kirpiğin kafes.
Pınar ben bir katreyim tan eyleme ne olur.
Ben de rabbin kuluyum bırak beni ne olur.
Varıp beyaz gülümle toprakta karmak için.
Kendimce damlayayım ülfete varmak için.
Gör ki senden pareyim bırak da süzüleyim
Ey sevda teranesi çık artık şu dilimden
Ne güzel sada imiş dildarımın nefesi
Nedir çektiğim yeter ayrılığın elinden
Artık mutmain etsin vuslatımın neşesi
Evsafını okurum bu yanık avazımla
Yeryüzünün nüfusu takriben sekiz milyar
Bu kadar insan içre sana mı olacak yar
Güzellemen asılsız temelsiz amelin var
Heder ettin bizleri mahşer çetin kabir dar
Bukalemun sıfatlı çirkeflik daniskası
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!