Bir Elvedaya yakışacak kadar Sessizlik var artık.
bir Hüzne değer bulacak kadar yalnızlık,
bir yalnızlığa yakışacak kadar yaşanmışlık...
bir yaşanmışlığı yazacak kadar dörtlük.
Sessiz sessiz geçiyor Akşam karanlığında
hasret yüklü bulutlar.
Yaprakları dibine düşmüş bir ağacın altında,
yağmuru bekliyorum çaresizce.
Hüzün bize yetişir
geceden ,gündüzden,
geçmişten bir bahane ile
Karanlıkta
Siyah bir nokta yapar Seni .
Issızlığa Sessiz bir Çığlık...
Usulca dinlemek, usulca dinlenmek istiyorum
aslında sessizce dinlenmek istiyorum
dertleri kederleri değil de...
Sendeki Beni, benle geleceğini,
Huzur arıyorum sade sürekli bir huzur,
kim kaybetmiş bilmiyorum.
yalnızlığımla mutlu olmak,
kalabalıkların yasalarını, haksızlıklarını yaşamadığım
Bilmezler nasıl çarpıştı zerrelerimiz,
ruhumuzun savrulduğu yerde nasıl harmanlandığını.
Badem unuyla yoğrulmuş hamura ekmek olup,
tandırda piştiğimizi, bilmezler.
Ihlamurlar yaprak dökümündeydi,
ben Sana teslim olduğumda.
Kuru bir ağacın altında bekledim nöbetlerimi.
Alıcı kuşlar geçti, sakaları ararken kuru dalların tepelerinden.
Ben Senin
Beni Sevebilme ihtimalini SEVDİM
Gözlerinden dökülecek
bir ömre bedel gülüşünü,
Elimde bir ajanda 47. sayfasındayım...
46 sayfayı bir bantla tutturdum.
demlenmişŞİİRLER yazılı gri kapağına,
bundan sonra kaç sayfa var bilmiyorum.
geri kalan sayfaları mavi kapağına tutturacak ''O''
Bir defterin yaprakları arasına
sıkıştırdığım iki kelimeden oluşan sözler,
bütün acıların sebebi.
Sadece iki kelime...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!