Kendi tasvirini çizemez aşk boş duvarlara, vedasız ayrılıklarla besler kendini
Her insan yalnızlığın o tunç kapısından geçer, bekleyişlerle örseler bedenini
Ölümsüzlüğün kentlere düşer yolu kimi, kendi gölgesiyle sevişir hep geceleri
Damıtılmış anların dergâhıdır hayat, bir simyacının heybesinde ararız gerçeği
Kırık bir iç sesiydi yokluğunda tutunduğum. Yankılarla ruhumu alabora eden, alıp o ruhu çok uzaklara, kuzuların meleştiği yeşil kırlara götüren bir bahar yeliydi sanki kulaklarımdaki uğultun. Umutlar dolayıp dilime, coşkular sürüp bedenime ve aşk dolayıp ellerime o uçurtma şenliğine, o genç kızların kahkahalarla güldüğü mor tepelerde boylu boyunca uzanıp, seni, sesini, nefesini dinlemekti tek dileğim.
Soyguncu soysun da, vurguncu vursun
Sen ana karnında boşa durursun
Doksan günde çık gel, dokuz ay dursun
Doğmaya gayret et, doğmaya bebek
Sonra geç kalırsın yağmaya bebek.
Devamını Oku
Sen ana karnında boşa durursun
Doksan günde çık gel, dokuz ay dursun
Doğmaya gayret et, doğmaya bebek
Sonra geç kalırsın yağmaya bebek.



