Sen Selanik doğumlu bir Karamanlısın.
Sen halka, Hacı Bektaş’a yüz çeviren Osmanlının
Yozlaşmış Abbasi dinsel faşizmini sonlandıransın.
Cephelere sandık sandık kitaplar taşıyan,
Savaşın cinayet olduğunu bilen bir kumandansın.
Uzanıyorum yaprakların altında
Sen eğilip beni öpüyorsun gibi
Hemen şimdi
Çimenlerin arasında sarı bir çiçek sen
Burnumu yaklaştırıyorum kokun
ne zaman hüzünlensem
varlığını biliyor
öyle ısınıyorum yaşama
ne zaman üstüme yürüse umutsuzluk
adını anıyor
resminde geleceği görüyorum
ayrılıkları sığdıramıyorum içime
içimi ayrılıkların gölgesinde saklıyorum
abdalım kendi bedenimde
hangi güvercin bilir gökyüzümü
burnumda deniz kokusu
kollarım martı kanadı
gözlerim dalgada yıldız
dilimde keskin tuz tadı
burnumda ot kokusu
iyi kitaplar gibisin
okundukça bitmedin
kıyamam hiçbir satırına
doyamam o güzel kokuna
gerçekte sayfalar açar insanı
Bulutlar ve rüzgâr var
Bir annenin yavrusunu yavaşça
Kucağında sallamasına benzer
Ağacın gövdesinin hareketleri
Her daim bizleri annemizin sesi
Kalp atışları başucumuzda bekler
bırak çorak toprakları
bakma arkana
git ibrahim gibi
bilinmeyene inanarak
bir kişi değiştirebilir
-bir-
bütünü parçada saklarsın
meyvenin içinde tohumuyla
aşağıda yine sen varsın
ve ateşle havayla suyla
Serin rüzgarlarla geldin
Gölgelere sığınan yüreğime
Belki biraz erken belki çok geçtin
Dilesem yağmur fırtına demeden
Tutup elimden götürecektin




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!