Ben Malatya, Hekimhan Yama Dağı eteklerinde bir köydenim. Dağlıyım! Soğuk dağ suyu içmişim, yani sertim. Ama haksıza haksızlığı karşı! İlk ve orta okulu Malatya`da, liseyi
Ankara Anıttepe Lisesi'nde okudum. Uludağ Üniversitesini 3. sınıftan terk ettim. Anadolu Üniversitesi, Kamu Yönetimi`ni bitirdim.
Ankara`da Beethoven Gece Kulübünde garsonluk yaparken askeri darbeye çaptım. O yıllarda ve daha sonrasında yazdığım şiirleri Darbeyi Anarken adlı bir kitapta toplamak istedim. Yayınlama şansım olmadı.
Babıali`de 3 ...
Hüseyin adliyenin 2. katını tek başına temizleyen ondokuz-yirmi yaşlarında bir delikanlı.İri boyu, kocaman kafası ve incecik boynu ile hüzünlü, duygulu bir çocuk Hüseyin. Sigortası var mı, yok mu bilmiyorum. İzol'un bilmem hangi köyünden çalışmak için kalkıp Malatya'ya gelmiş. Kimleri nasıl aracı ettiyse bir temizlik şirketinde işe girmiş. Lise çıkışlı bir genç. Saf temiz bir çocuk ve sanıyorum ki Hüseyin bir kızı seviyor.
Güzel bir iş özlüyor Hüseyin. Harıl harıl çalışıyor. Bir yandan da fırsat buldukça KPSS Kitabının fotokopilerinden ders çalışıyor.
Rehberlik Portalı'nda Sevgili Çağla'nın açtığı Deli Gömleği üyelerinden Sevgili Mari'ye mesaj yazdığımı görünce:
-Abi ben de şiir yazıyorum. Sana versem benim için yayınlar mısın? Diyor.
-Bakayım. Azıcık beğenirsem yayınlarım. Çok kötü ise kusura kalma diyorum.
-Abi şiirim yayınlanırsa bana bir faydası olur mu? Diyor. Bu soruya vereceğim yanıt üzücü olsa da
Ahenkli sözcükte buldum erinci
Halka seslenen söz her dem birinci
Bulgurdan ayırmak gerek pirinci
Hece bana ben heceye aşığım
Ben üzüldüm hiç kimseyi kırmadım
Benlik davası güdersen
Cahille sohbet edersen
Yolsuzla yola gidersen
Yolcu küser yol kırılır
Ayırırsan şucu bucu
bakışlarında umudun izini sürerim
zamanı yeşertirim alacakaranlıkta
herkes uykuda
ayağımda bukağı
bilinmez karanlığın kara dibinde
henüz diyeceklerim bitmedi
binde biri bile değil
şiire döktüğüm içlenme
kaç uçurumdan düştüm
kaç aşkım yarım
Aşka Geç Kalma!
Bugün kendimi sevgi katili bir suçlu olarak görüyorum. Suçum erken gelmek dünyaya. Ya da yaşamaya geç kalmam. Birini çok sevdim. O da beni sevdi. Ben O’nu aşkla sevdim. Ama söyleyemedim. Ya da defalarca söyledim, O anlamak istemedi. Nedeni bu güzel duyguyu yaşamaya geç kalmış olmam!
Ben onu tanıdıkça sevgim katmer katmer arttı. Taşacak duruma geldi. Sığmadı yüreğime.. Büyüyen sevgimle anladım ki O’nu gerçekten seviyorum.
Sekte yemiş bir yaşam/kesintili düşlerin
Buz tutmasın, donmasın/eğreti gülüşlerin!
Her yokuş bitiminde/düze adım atacak
Her gecenin sonunda/yepyeni gün doğacak!
Tut ucundan yaşamı/değil dünyanın sonu
Dokun Furkan bebeğe/yarınından öp Onu!
-Ebru'ya-
İçimde çığlıklar boğulur
Sensiz kaldığım her gece..
Nefesinle terleyip
Sesinle yıkanmak varken...
Gerçek sanatçı bize güzel düşler sunan değil, gerçek yaşamı sunandır. Sanatçının görevi belki bir anlamda yaşamı yaşanılır kılmak için çabalamaktır. Ama yaşamı sunarken düşsel olanı değil, gerçek olanı sunmalıdır. Masal dünyasını çocuklara bırakalım!
Gerçek sanatçı yaşamı güzelliğiyle çirkinliğiyle, yanlışıyla doğrusuyla olduğu gibi sunarken çözüm de gösterendir. Otobüs kuyruklarında da problemler dillendirilir. Minibüs sürerken de... Kahvehanelerde de 'hay ben bu...' diye başlayan küfürle karışık sorunlar dillendirilir. Ama incelik yoktur, çözüm yoktur bu şikâyetlerde...
Şunu da unutmamalı. Sanatçıyı sanatçı yapan öz ve sözse eğer, gerçek sanatçı, özünü sözüne yansıtandır. Söylediklerin ne olursa olsun seni büyük adam yapmaz! Ne söylediklerin, ne yazdıkların ne de şekil verdiklerin kişiliğini tam yansıtmaz! Onlar ancak göstermek istediğin yönündür. Önemli olan yaptıklarınla kişiliğinin örtüşmesi, içindeki adamlık nüvesidir. Kişilik ise söylenenlerle değil, yaşananlarla ilgilidir!
Özün¹ nedir bilmeyen dener özün² yazmayı
Onların hilesini oyununu bozmayı
Marifet gibi yazar yârla gezip tozmayı
Dam üstünde saksağan vur beline kazmayı!
Onları tanımazsın tanıyan iyi tanır
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!