İçimdeki seli durduramıyorum bir türlü. Zamana inat, gelip geçmeden iyice yerleşiyor sanki. Öfkeyle özlem karıştı birbirine ve ben ilk kez ayırdına varamıyorum gün ve gecenin. Kızıl günün ortasında, nasıl da kapkara oluyor yüzler. “Yüreklerin arka kapısı açık mı? Neden ışık sızmıyor içeri?” diye saçma sorular arasında debelenirken buluyorum kendimi.
Dudaklarımı aralasam, hangi renk olduğunu kestiremediğim bir öfke fışkıracak dilimden. Alacalı, karanlık ve çok gürültülü bu aralar yüreğim. Ondandır, susmayı tercih edişim.
Öyle zor ki, sana susmak!
Bu kadar çok konuşulacak şey varken üstelik öylece susup, küsüp gitmeleri bıraktın bana.
Sevdanın ateşi eğer
Her an yanıbaşımda yatmasaydı
Ben bu yükü taşıyamazdım
Sevinçlerime biraz hüzün katan odur
En çaresiz anımda
Issız bir dere kenarını
Devamını Oku
Her an yanıbaşımda yatmasaydı
Ben bu yükü taşıyamazdım
Sevinçlerime biraz hüzün katan odur
En çaresiz anımda
Issız bir dere kenarını