Mütebessim robotları vardı;
Etten, kemikten mürekkep.
Aslan özlü…
Koyun gözlü.
Demiri beslerdi ruhları…
Terleri, demiri parlatırdı.
Mütebessim robotları vardı;
Etten, kemikten mürekkep.
Demir çarıklı, ayakları…
Öğünleri demir leblebi hep.
Demir suratları vardı;
Pembe, naylon maskelerin ardında…
Robotlarından çok daha mütebessim.
Demir yumrukları vardı;
İpek eldivenler altında…
Sanırsın ki, şefkate resim.
Yedi iklim, dört bucağa
Kor demir kustuğu zaman,
Delikli demirleri…
“Rengârenk gül serpiştirdik.” Derlerdi…
Sevgi namına
Demir bilezikleri vardı;
Ödül olsun diye,
Özgürlüğü terennüm eden robotlarının…
Cılız kollarına.
Demir parmaklıkları
Ve demir kapıları vardı;
Ardında ebedi sükûnet…
Ardında sonsuz cennet…
Başkaldıran robotlarına.
Demir filleri vardı;
Adaleti tesis eden…
Demir kaplanları vardı;
Kardeşliği düstur bilen…
Ve demir Ankaları;
Barış güvercinleri diye bilinen…
Ülküsüz robotları vardı;
Zevk-ü sefadan mürekkep.
Rüyayı yaşayan…
Hülyayı soluyan…
Uyananı olmadı,
Uyananı onmadı,
Uyudular hep…
Ülküsüz robotları vardı;
Cinnetime sebep…
04.10.2011
Sadi AtayKayıt Tarihi : 19.10.2011 22:29:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
İstikbale postalanmış mektuptur… Ki bu devrin ahvalidir. Ve yüreğiyle ve bileğiyle ve teriyle “ALTIN ÇAĞ”ı başlatacak olan Yiğitlere yazılmıştır. Bir tek Allah’a kul olan “Aslan Özlü, Aslan Gözlüler”e…

güzel bir paylaşım
sunusu okudum
hep gerçekileri anlatan
eksiği yok fazlası var
kutlarım saygı değer kalem
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
TÜM YORUMLAR (3)