En güzel birliktelikler gülümserken bize 
Zamanı mıydı şimdi gitmenin 
Rozerin,gözyaşısı ömrümün 
Sen zin 
Sen leyla 
Sen... 
Tanrının bana hediyesi 
Ya da mucizesi yaşantımın 
Soyutum,somutum 
Kavgam,tebessümüm 
Sevincim,hüznüm 
Gerçeğim,düşüm... 
 
Dicle suretinden mi aldı güzelliğini rozerin 
Ben seni sevdiğim zaman bu kentte 
Mezopotamya daha yeni yaşına basıyordu 
Ez pir ji te hezdikim diyordu anadil 
Ve sonra... 
Bütün diller aynı lisandan seni sevdiğimi anlatıyordu 
 
Ve susuyordu yağmur 
Mavi damlıyordu gökyüzünden gözlerine 
Tükendiğinde dilimin mürekkebi 
Alfabe sen oluyordun 
Haramın cazibesi kadar içime doluyordun 
Çiğnediğim bütün yasa(k) lar,gözlerine bir adım daha yaklaşmak içindi 
Yanaşıyordum alabildiğine,ama sen yoktun 
 
Küfre bulaşmış cümlelerim çoğalıyordu 
Tanrıya karşı asi olmak istemiyordum 
Rozerin,asi(l) liğim her halinle 
Gönlümde oluşan krampları biriktiriyordum avuçlarımda 
Alnımda,dönüşüne dair yaptığım secde izleri... 
Seni sevmek,anne sütü gibi helal 
Evladın baba göğsünde yatması kadar içten... 
 
Rozerin,seni sevmekti mesleğim; 
Dönüp bakınca ardıma başka sanatım yoktu! 
Cihat BARIŞ
Ben bir cahil idim dünyaya şaştım
Ariflerden, alimlerden fikir danıştım
Ne hendekler geçtim, ne dağlar aştım
Önümdeki engelleri düz eyledin dost
Dostunu on satıra sığdır dediler! 
Kalemi, kağıdı ellerime verdiler
Mürekkep eyledim tüm deryaları
Seni tarife kelam yetmedi dost
Yeri geldi dizini yastık bildim
Sinene yaslanıp gözyaşımı sildim
Parayla, pulla biçilemez kıymetin
Gönlümün köşkünü sana yer ettim dost
Mart 2012 Erzurum
Cihat Barış
İçimde sırdın,çok gizli sevdim
Kaleme hükmüm geçmez köreldim
Oturup suretini çizeyim dedim
Çizerim gözlerini derya yetmiyor!
Kilimlerde,nakışlarda aradım seni
Hangi notaya sığdırsam
Hangi telde çalsam seni
Hangi lisandan seslensem
Biliyorum bulur seni
Hangi mevsimin gülüsün
Hangi pel/den sorsam seni
Alıp koparayım desem
Baharlar bırakmaz seni
Cihat Barış
Hüzün çökmüş çehresine istanbulun 
Şehlâlık bulaşmış mavi gözlerine
Fikrimde yer edinen istanbul başka
Gidelim gönlüm
Görmek istediğimiz istanbul bu değil
Arabesk bir hırkaya bürünmüş;
Gece yarısı damdan aşağı sarkarak
Penceremin kenarlarından şarıl şarıl akarak
Alfabenin en sessiz,suskun harflerinde
Çığlık çığlığa cümlelerle hoşgeldin hüzün
Kış-boranın beyaz yüzü kar ile
Baharın toprak kokusunda sel ile
Sen gülünce mevsimler değişir, yaz olur 
Cemreler düşer toprağa,havaya,suya
Güneş daha bir güzel tebessüm eder aleme
O alemde yaşayan biri de ben olayım
Fırtınalar diner sen gülünce
Cihanı bir huzur kaplar
Hadi, mavi bir yolculuğa çıkalım seninle
Hayallere bile sığmayan düşler ötesine…
Kenetlensin ellerimiz, hiç ayrılmasın
Savurmasın bizi deli rüzgar
Gök bizi ıslatmasın
Hep türkü tadında yaşayalım
Seni sevdiğim epey zamandır
Sevdamın tarihi yok
Ben seni zamansız sevmişem
İsadan,musadan öteye...
Ademe dayanır vaktım
Kalbin limiti yok
geceydi 
gece soguk kadar keskindi
karanlığın soğuk gözü üzerimizdeydi
geceydi
gece susmak gerekirdi
susmak, ayrılığa biat etmekti!




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!