I-
Bir cana bakar gibi bakıyorum duvara,
konuşuyor benimle
senin konuştuğun gibi.
Havara taşına yaslanıyorum, kucaklıyor teni, kolları varmış gibi
aynı sen gibi, senden seni koparıp getirmiş gibi...
Söyle derviş Yunus, düşününce nasıl yol alıyor aşk-ı muhabbet?
Cana, canana doğru koşuyor güzelim hasret...
İnsan, oturduğu yerden de kavga içindeymiş meğer;
zihinde
bir eylem hâli
düşününce yola girermiş gibi...
Vecd ile nasıl mümkün oluyorsa kavuşma...
Almış getirmiş
çok uzaklardan elin garibini,
sonradan hikâyeye dahil etmiş meğer;
yeknesak şarkılar,
çevirince tökezleyen dizeler...
Her dilin coşkusu ayrı, gülün kokusu başka.
Benimki, anamın öğrettiği kadar, belki azıcık fazla...
Nehirler akıyor denize.
Nehirler...
Ağır aksak yürüyoruz birlikte,
uzak şehirlere doğru
topuğumda diken
Düşünmek de bir eylem, ağrısı gülden ağır...
II-
Cevapsız sorgular düşüyor
önüme,
zulümden dönen yaralı sualler...
Ardına bakmadan
çekip gidenlerin yüreğimizdeki
bıraktığı yara
muhabbet bağından
selamı
kesilenlerin
sızısı hangi bileğe vurur önce?
Ol derdine bakmadan başkasına derman isteyenler,
hazan köprüsünden nasıl geçerler
ve hangi dağın efkârı onlara
daha
çok zulüm...
Hanesine vardığımız hancı nereye kayboldu denizde yüzerken?
Kim boğuldu
derede?
Dersini almayan yolcu,
yine mi
yarı yolda kalacak?
Bu sefer hangi gönlün elçisi, söylesene...
Duvara bakar gibi, bakıyorum sana.
Susuyor
heybemdekiler
herkes gibi...
Bülent Öntaş, 14.07.2024, Düşhane
Cezbe: Bir duygunun etkisiyle aşırı ölçüde coşup kendinden geçme hâli.
Vecd: Gerçeklikten kurtulup kendinden geçme ve coşkunluk hâli.
Kayıt Tarihi : 3.8.2025 17:47:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!