Göğüste bir cevher var, konargöçer evidir
Bir göçer var idi ki o konağa baş oldu
Hanenin tek kusuru olur olmaz sevidir
Mücevher, günü geldi on kuruşluk taş oldu
Kimi üstüne basıp geçti çöp zannederek
Kimi örttü üstünü, göz süzdü, tan ederek
Kimi huzurla kaldı kimi isyan ederek
İçinde kuyu kazmak kimine uğraş oldu
Kamer gece içinde belirdi, utangaçtı
Uzaktan bir gülüşü ile bin çiçek açtı
Yaklaştı, köz eyledi; yandı, ırağa kaçtı
Kuruttu gözyaşımı, kalpten akan yaş oldu
İmtihanı çetindi, Pervane nara döndü
Döküldü yaprak yaprak çiçeksiz hara döndü
Zemheriyi içinde tutmuş bahara döndü
Bilinmez dağlarında nasıl bir savaş oldu
Nahida, güzelliğin göğe yansımasıydı
Alaimisemanın ruhuma temasıydı
Söz ile anlatılmaz aşkın tek şemasıydı
Dudağa mey değmeden bin fani ayyaş oldu
Hercai, karanlığın gölgesinde bir devdi
Kimini evsiz koydu, kimisi için evdi
Ölüm de kavuşmaktı o da bu çeşit sevdi
Acısı uzun sürdü, ölümü yavaş oldu
Mavi derinliklerin incisi bir Mercandı
Gözlerinin buğusu aleme heyecandı
Kaç çiçeğe bahçıvan kaç kuşa aşiyandı
Kim bilir kaç duvara kaç kalbe nakkaş oldu
Günebakan, ışığın vehminde garip kaldı
Bin derde deva iken bin canı derde saldı
Mühürlü bakışıyla mesafeler kısaldı
Kirpik oka dönüştü, yayı bir çift kaş oldu
Rahihası dağları mest ediyor, Nazenin
Suyundaki şifadır yaylalarda gözenin
Şiirdeki manadır, ölçüsü her dizenin
Uğrunda kalp virane, gönül canhıraş oldu
Göğüste bir cevher var, susuz kalmışa saki
Yolda kalmışa handır, zehre panzehir sanki
Ne makama aldandı ne de aldattı mevki
Dervişe küstü gayrı meczuba kardaş oldu
Kayıt Tarihi : 21.8.2025 19:22:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!