Saçına baharlar takmış gibisin
Binlerce yüreği yakmış gibisin
Bilmeden karşıma çıkmış gibisin
Bülbülüm, kanaryam, muhabbet kuşum
Aşkından sarhoşum, derdinle hoşum
Her mayıs bir haller olur bana
Samsun’un dağlarına çıkasım gelir
Güneşten önce doğan komutan
Emrinde asker olasım gelir
O nasıl geliştir
“Özür diliyoruz Atam, biz bu işi kıvıramadık! ”
Ne kazıklar yedik biz,
Ne masallar dinledik!
Yönetenlerden çektiğimiz kadar
Sıtmadan da,
Ben seni arıyorum
Yıllardır
Bildiğim seni.
Nerelerdesin
Ey sevgili
Alıp gittin de
Ahmet diye biri yaşardı köyün birinde
Bir öküzü vardı Ahmet'in
Çalışırdı saban önünde
Par par parlardı iki gözü
Bakana parmak ısırtırdı
Ahmet'in öküzü
Biz bu oyunda oyuna kurban gittik
Ya oyun biterken soyundurulduk
Ya da kale arkasında oturtulduk
Oysa
Tüm sloganlar ezberimizdeydi
Hüner, üç ya da beş yıl yaşamakta değil koçum
Hüner, bu meydana düşebilmekte
Hüner, üç ya da beş kazanmakta değil koçum
Hüner, kazandığını bölüşebilmekte
Hüner, mutlu ya da mutsuz yaşamakta değil koçum
Hüner, acıların karşısında gülebilmekte
Şimdi bu renk ve desen ben miyim sahi
Her sözünüz yalan değil mi aynalar
Yani hiç mi çıkmayacak beni arkalayan biri
Gerçekten gerçek mi, bu yüzümdeki oynamalar
Oysaki daha dün süt kadar beyaz
“Her şey bir oyun bize. Ne yapalım, sahip çıkamadık eserinize.”
Tevhid-i tedrisat
Kapanan tekkeler
Medreseler
Kapılar
Bolluk
Bereket
Köşeyi dönünce
Gençler gece gündüz taş karıyorlar
Emekliler daha da vahim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!