Ne kara kışlar dondurur,
Ne ağustoslar kavururdu beni,
Senin yaktığın kadar.
Ne geceler ürpertir,
Ne yağmurlar ıslatırdı,
Senin ağlattığın kadar.
Biz, o şehitlerin torunlarıyız
Başımız Asya rüzgarıyla hoş
Pekin’de gezer
Otronto’da uyuruz
Atlarımız Tuna’da başıboş
'Bir ülkenin en büyük sorunu: hak etmeyenlerin, hak edenlerden daha fazla hak sahibi olmak istemeleri değil, yasaların buna müsaade etmesidir.'
Gün doğumuyla başlayıp
Gün batımınca çalıştık
Yılgınlık nedir bilmeden
Vakit yaklaştıkça
Ege’nin serin sularında
Kaz dağlarının kucağında
Sanki bir başka dünyadayım
Akçay’dayım
Homeros’tan
Sizden ayrılalı üç sene geçti
Söylediğiniz her söz kulaklarımda
Nedense çıkıp da gitmiyor Hocam
Üniversite artık başka bahara
Biz ailecek sınıfta kaldık
Bizim işler iyi gitmiyor Hocam
Bu kadar kendine uzak
Bu kadar kendine yabancı
Ve bu kadar yalancı
Başımızda takke
Elimizde tespihi
'Bırak bu ayakları'
Ben önce seni seçtim Muharrem
Sonra şaşı gözlü bu şişeyi
Sana hep varıcı gözüyle baktım
Ellerimi açıyorum
Dön babam
Dön
Her yanım, fıldır fıldır
Halini görmelisiniz dünyanın
Desem ki gözlerin mavidir
İnanma sevdiğim
Kahverengidir
Desem ki fettansın
Çok cilvelisin
Gözünden her zaman birkaç damla yaş
Sevinçle yüzüne dökülüversin
Bırak da hasretle tuttuğum elin
Bir daha, bir daha öpülüversin
Üzülme kadere gülmüyor diye
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!