Yüreğimden oluk gibi akarken sözcükler
Nedense kalemime gelince birden kesildiler
Korku bu olsa gerek cesaret gerek
Doğru veya yanlış bir şeyler eklemek
Dümeninde benim olduğum bir gemide
Çılgın dalgalarla boğuşmak gibi
..
Seni seyretmekten hiç usanmadım
Nasıl kıskanıyorum seni bir bilsen
Saçlarını yavaşça okşayıp
Dudaklarındaki tebessümde
Kendimde cesaret buluyorum
Gökyüzünde yıldızlara bakıp
..
Beyaz,siyaha sevdasından;
Vazgeçmiş beyazlığından.
Siyahsa tüm renklere düşmanlığından;
Ödün vermemiş siyahlığından.
Her sevdanın ödenir bedeli sonradan..
Siyah,simsiyah şimdi..
Beyazsa gri.
..
Her zaman ki gibi bugünde.
Düşüncelerinize prezervatif takmak isteyenler olacak.
Sen edebiyat yolunda hiç bir şeyden kaçma dostum.
Cesur olabildiğin kadar cesur ol.
Cesaret hep korkulan bir şey olmuştur.
Mürekkebin ile kes hepsinin sesini,
Boş kelimelerinden.
..
Sarıldım gündüzlerin karanlığına
Gecelerin acımasız vedasında
Bıraktılar beni bir başıma
Yalnızlığımın kalabalığı sardı
Etrafımda sessizliğini duydum
Telaşlı ruhumun sıkıntısı vardı
..
Issız geceler'de uykusuzum
Yıldızlara bakıp hayal kuruyorum
Her birine sevdiklerimin ismini koydum
Mesela en parlak,en güzel olanı ONUR'um
Yani meleğim cennetteki bana ait gülüm
..
Savaşmamamız gerek ancak biz çaresiziz,
Cesaret hususunda biraz da bilgisiziz…
Dünya’mız ortalıkta hem aleni bir yerde,
Her UFO dalar çıkar sürekli içimizde…
Neyse âlimler sessiz bilim konuşmamakta,
..
Pek açıklayamazlar laf da söyleyemezler,
Cesaret işi değil, inkâr edilecekler…
Var sanrı sayılacak varsanım denilecek,
Örtbas tipi yalanla Hak, geçiştirilecek…
Hep saptırılmalarla, cahil bırakılırız,
..
Kükre Aslan Albayım durmadan kükre,
Baykuş sesi dinlemekten yıllarca hasret kaldık bu sese,
Senin gibi yiğitler bu vatanda kükredikçe,
Düşmanda cesaret kalmaz, senin gibi yiğitler yaşadıkça,
Üzülme Analar doğurur senin gibi binlerce Halil,
..
Yazamadım, çizemedim.
Parasız pulsuz,
Dolaşıp gezemedim.
Hep gizli seviyormuş,
Bir kez olsun söylemedi;
Nasıl bilirim, bilemedim.
..
Karanfil kokan sadakatle..
Uzattım zeytin dalını!
Bilemezsin içimdeki yangını
Hadi kalk ver elini..
Ey benim yurdumun insanı!
Umuda taşıma nice baharlarını
Şimdi gerçekleştir ideallerini..
..
Atatürk olmasaydı
Tek vücut olamazdık
Milli Mücadeleyi
Onsuz kazanamazdık.
Onunla birlik olduk
Onda cesaret bulduk
..
Kazmaya cesaret yok içinde bir dev yatar,
Dünya’nın çok yerinde böyle mezarlardan var…
Açılmış olanlar da sergilenir apaçık,
Nemalanan olacak örtbas etse de mantık…
Saklatılacaktır ki kargaşalar dinmesin,
..
…….Çocukluğumdan beri düşünürüm. Hiçbir zaman gönderilmeyecek olan mektupları neden yazar insanlar.
…….Şimdi çok iyi anlıyorum. İnsan kendisi içinde bir şeyler yazmak ve bunları tıpkı çok uzaklardan kendisine gönderilmiş gibi heyecanla okumak istiyor bazen.
.....Çocukluk diyorum içimden, düpedüz çocukluk. Ama neden çocukken bu kadar mantıksız gelirken bütün bunlar şimdi neden bu kadar çok acıtıyor canımı. Yoksa büyüyeceğim yere sürekli küçülüyor muyum ben?
…….Muhatabına söylenmeye cesaret edilememiş birkaç küskün cümle, bazen her harfinden kan damlayan birkaç dize. Aslında hiç kimse kendimizi bize anlattığımız kadar tanımıyor bizi...Bizi bizden başka kimse bilmiyor. Bunun için yalnızlık kaderimiz oluyor her seferinde.
..
neden hep gelene değil de
gidenedir şarkılar?
aptal mı bu şairler bu kadar?
ölümüne cesur, / olsa da bestekar!
neye yarar?
..
Bol para harcarsınız ellerde tek resim yok,
Daha ne korkarsınız zarar veren bile yok…
Taş, toprak ve kayalık bunlar burada da var,
Bari masraf etmeyin, yapamıyorsanız kâr…
Mars’ta yeşillikler var, ağaçlar ve ormanlar,
..
Yaşamları
İşlerim
Değiştirmek uğruna
İlmek, ilmeeek
Dediğinde
..
Türkiye'de önemli olan vatana hizmet değil amaca hizmettir. Birtakım odaklara ve gruplara hizmet ediyorsan başarılısın demektir. Yani iyi bir yönetmenin yatağından geçmedikçe başarılı bir assolist olamazsın mantığı her yerde geçerli. İşte bu yüzden birçok kurum ve kuruluş yatak odasından farksız. Affedersiniz her yer salatalığın keyfine göre yönetiliyor. İşte bu yüzden ortalık hıyar gibi adamdan geçilmiyor.
Düşünün bir genç üç yıl dershaneye gidiyor. Sonunda üniversiteyi kazanıyor. Derken tam bir bilgi ve beceriyle mezun oluyor. Ne mi oluyor? Tomrukçu oluyor. Çalıştığı masasının içinden sürekli hızar sesleri yükseliyor. Buna memur kafası deniyor. Çünkü kafası anca bunu kesiyor. Yani simetrik düşünüyor.
Ama gel gör ki çalıştığı kurumda bir kalas yönetici buluyor sonra racon kesmeye başlıyor. Bazen bu şahıs büyük kişilik belirtileri gösterip çok önemli tespitlerde bulunuyor. 'Dağdan kestim kereste gel bize bazı bazı.' deyip herkesi şaşırtıyor. Tabi bu şekilde amaçlarının niteliklerini ortaya koyduğu için büyük alkış alıyor. Kimler mi alkışlıyor?
Tabi ki kalaslar.
Türkiye tam bir ağaç cenneti. Böyle olunca da orman kanunları itibar kazanıyor. Bazıları ise bu kanunlardan cesaret alarak iyice kök salıyor. Sonra gelsin hızar sesleri gelsin amaca hizmet etmekten başka bir şey düşünmeyen düz memur kafası.
Peki hiç düşündünüz mü niçin bazıları orman arazisindeki bir villada oturmak istiyor? Cevabını ben vereyim: Orada kendini buluyor. Orada kendini görüyor. Hem orada kendi kanunları yaşıyor hem de istediği gibi kök salıyor.
Türkiye amaca hizmet görmediğinde saldırıya uğruyor. Deforme olup her yanı orman yangınları kaplıyor. Bazı odak ve gruplar kendilerine yaşam alanları açıyor.
..
daha 24 saat bile olmadı.
bu yorgun gözler,
yıllanmış şaraplar gibi
bir gün gözlerinde doğmayı bekliyor.
ne bir başka aşkı kaldıracak cesaret
ne de sonsuza dek bekleyecek esarete sahibim
saatler şaşkın takvimler durgun
..
bana söz vermişti
faklı olacak eşi bulunmayacak diye
o çılgın aşkıyla kapıma dayandığında
aşkının
..