Beni yaşatacak kadar ölüm istiyorum
Şah damarlarım iyice paslandı 
Gözyaşım kirpiklerimi acıtıyor 
Yaşamak istemiyorum bu acı ile 
Ne soğuk üşütür ne sıcak yakar bendeki 
Kırgın yaraları, 
Ama yine yaşatsın
Yeter ki 
Ölümle yaşatsın ve fark edilmesin ölümün vahşiliği. 
Yusuf gömleğinde
Nikahı kıyılmışken Adem'in o şirin 
Elmayı yemeden 
Ve üsul üsul kanmadan şeytanların 
Aşkına 
Ve sonra 
Göklerin en kalabalık yerinden sürgün edilmeden karanlıklar ülkesine 
Sürüldük hiç görmediğimiz yerden 
Dünyaya 
Ve sonra 
Tanrılar türettik 
Bizi geldiğimiz yere gönderecek
Putlar edindiler
Görüp görmediğimiz her şeye ilah dendi 
İster ölümsüz olsun
İster Karni Mata'nın kutsal canlıları 
Ama her şeye taptık ve tapıyoruz 
Taşa ilah atfettik mesela 
İçinden su çıkar diye 
Uzun bacaklı tanrılar edindik
Soyumuz devam etsin diye 
Yeter ki geldiğimiz yere götürsün bizi 
Orta Doğu'yu kanla suladılar 
Huriler diyarına gitmek için 
Uzun uzun saf tuttular 
Gitmek için 
Geçmişlerini unuttular 
Gitmek için 
Üç mabud edindiler, biri dünyada
Biri orada
Ve sonuncusu en tehlikelisi 
Kendine ilah atfettircek olan 
İnsanın kendi içindeki ilah... 
Cennetin serinliği ürkütüyor 
O masum yavruları 
Yemeği hazır 
Bekliyor iken göklerin kat kat üstünde 
Hamuru batıdan
Ustası doğudan 
Ve Orta Doğu'nun zifiri bataklığında 
Dilim dilim dilimlenmiş bir parça ekmek verdiler Çocuklara 
Ve en son soğuk bir ölüm sunuldu 
Dediler siz gidin ve savaşın 
Kazanırsanız ; gideceksiniz 
Geldiğiniz yere.
Nedendir bilinmez ama 
Kitleler halinde gidiliyor 
Cennete , cehenneme
Veya hiçliğe 
Gidenler gün geçtikçe artıyor 
Ve yüzyıllardır 
Bekliyoruz gelen yok giden çok. 
28.06.2019
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Merkezi Kütüphane 
Eskişehir -Türkiye
Kayıt Tarihi : 29.6.2019 14:51:00
 
 
 
 
 Şiiri Değerlendir
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
 
 



Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!