Bir kez daha doğmayacaksa güneş,
Yıldızlar gelişi güzel serpiştirilmişse,
gökyüzüne,
Ay, alaysı bakıyorsa dayıvari tepeden,
Ve utanacaksam seni sevmekten,
Söker atarım o kalbi kökünden.
Az önce hareket etmişti, gardan tren,
Ardında, bir yığın insan kalmıştı dertten.
Son defa baktı ardına, sılaya giderken,
Son defa baktı, alnındaki teri silerken.
Sıladan göçüyordu, bir başka sılaya Mehmet,
Dün, deli divane yollarda,
Seni sordum, önüme çıkanlara.
Kimse, duymamış, kimse görmemiş,
Kimbilir, nerdesin, hangi taşın altında?
Sokaklar soğuk, sokaklar ıssız,
Bu oyun burda biter.
Al bebeklerini, ver misketlerimi.
Ben erkeklerle beraber,
Dekmancılık oynayacağım.
Mahalle savaşlarına,
Katılacağım.
Eğer mutlu olmanın tarifi buysa,
Yazık etmişim bunca geçen zamana.
Uzun zaman aradan sonra,
İlk kez rastladım böyle bir insana.
Allah'ım.İçim içime sığmıyor,
Her devirde, mutlaka bir Firavun,
Her Firavun'unda, bir Musa'sı vardır.
Unutmasın ki, kendini putlaştıranlar,
Her Musa'nın elinde, bir Asa'sı vardır.
Kalplerden akan kanımız.
Yetişen alıyor,
Bir dostluk kaldı.
Teraziye, koymaya, gerek bile yok,
Ona olan, bu sevdayı,
İsterseniz, demet yapalım,
İsterseniz, taneyle satalım.
Babamın yüzündeki o nasırlaşmış çizgiler,
Tren ağları gibi kıvrım kıvrım gibiydiler.
Sefer sayıları bellidir gerçi trenlerin,
Ya o çizgilerden kim geldi,kimler gittiler.
Anamın elleri çatlak çatlak,
Bu gün nefes alıyorsam,
Bir nebze ayakta duruyorsam,
Ve ben yaşamaya çalışıyorsam,
Ben gücümü, maziden alıyorum.
Bir lokma ile doyuyorsam,
Sana çoban diyerek aşağılayan zavallılar.
Nereden bilecekler,
Bütün peygamberler çobanlık yapmışlar.
Kafalarını madde hırsı bürümüş insanlar.
Nerden bilecekler,
Madde maneviyatın içinde gizli, dangalaklar.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!