Öğretmen bir anne babanın çocuğuyum.Küçükken babamın arkadaşları arasında olan Nihal Atsız ve Orhan veli sık,sık evimize gelirdi.Babamda şiirler yazardı.Öğrenimimi Ankara da tamamlayıp 1962 de gümrük ve tekel bakanlığı müfettişi Vural Erol la evlenerek İstanbul'a geldim.Eşimi bir trafik kazasında 1978 de kaybettim.3 oğlum ve bir torunum var.İlk bestelenen eserim.1980 yılında Pr.Dr Selahattin içli tarafından bestelenen Güneşin battığı yerde şarkısıdır.Aziz dostum bestekarımla Hüzün...Sonbahar vurgunu...Ne zaman başlar bilinmez...Gece gözlüm..gib ...
Çocukluğumun en güzel resimlerinden biriydin. Bir tepenin üstünde yalnız ve düşünceli. Başında bir kalpak vardı. Duruşun o halin hüzünledirirdi beni nedense.
O zamanlar bilmiyordum kocaman bir imparatorluğun nasıl parçalandığını, balkan savaşlarını, Birinci Dünya harbini milyonlarca şehidimizi esir düşenleri. Ersiz, eşşiz, evlatsız kadınları, babasız çocukları yurdumun işgal edildiğini de.
Umutların bittiği yerde sen milletinin ruhunu, içindeki vatan sevgisini o ateşi gördün. Onlarda sendeki lider vasfını. Milletini gerçekten seven, onu yücelten ve onlara ümidin olduğunu hissettiren. Türk onun için sana Atatürk dedi.
Benden önceki ve benim neslim aile, çevre, toplum ve Türkiye'min sen sevgisiyle büyüdü ve Türk olmanın keyfiyle. Bu gün 30 Ağustos Zafer Bayramıydı. Bizlere bıraktığınız bayramları kutluyoruz yıllardır. Yarınları emanet ettiğin gençlerden sonra kaç nesil değişti.
Ama ben kendi adıma af diliyorum senden, nice yokluk acı eziyetle bu vatanı bize hediye eden atalarımdan. Çünki ben çocuklarıma ve torunlarıma sizin bana bıraktığınız gibi güven dolu bir Dünya ve yarınlar bırakamıyorum. Affedebilecek misiniz?
Cansın Erol
Hüzün zaman zaman deli dalgalarla gelir
Gönlümün kıyısına vurur
Aşınan kayalar gibi ruhum
yorgun suskun öylece durur
Islak kumlara yazılmış hikayeler
Ummana karışır silinir yavaş yavaş
Sanat ve Sevgi Kalpten Kalbe Giden En Kısa Yoldur
Gönderen:Editör Tarih:Mayıs 14,2008
“Sanat ve aşk kalpten kalbe giden en kısa yoldur” diyen Şair ve söz yazarı Cansın Erol “Anılar ve Müzik-33’de” konuk oldu.
Karmaşık bir trafikte araç sürerken,neden radyoyu açıp müzik dinliyorsak,
Eve dönüş yolunda erguvan rengiyle kenti kucaklayıp batan güneş neden bizi alıp uzaklara götürüyorsa,
Bir fincan kahveyi dost elinden alırken haz duyuyorsak,
Bildik bir bakışın derinliklerinde ne buluyorsak,
Sakin,masmavi bir denize bakarken ufka dalıyorsak,
Bir çocuğun gülüşünde mutlu oluyorsak,
Bu gün senin günün kıymetini bil kadınım..!
Sen Ayşe'm belki bugüb koca dayağı yemezsin kimbilir?
Fatma kızım inşallah yollar açoktır da doğuma hastahaneye yetişirsin..
14 yaşındaki Hatice'yi istemediği o yaşlı adama satmazlar.
belki de Leyla öğretmen, tek odalı bir okulda ders vermez çocuklarına..
2008 Temmuz 29.Bu gün hava yağmurlu İstanbul'da.Melekler sanki insanlığın insansığızlığını yıkamak istiyorlar.Sözler,şiirler sevgiler utanıyor silah sıkan bomba atan ellerden.Yemek ve yalnızca korunma içgüdüsüyle saldıran hayvanlarda.Çocuklar,gençler,kadınlar,insanlar ölüyor masum,günahsız.Eller,kalpler öksüz yalnız. Hırslar,öfkeler,çıkarlar giriyor aralarına bıkmadan.
Ve bugün kandil.
Hepinizin kandilini kutlarken,daha evvel yazdığım bir şiirini tekrarlamak istiyorum.
Bu güzel yurdun bütün şarkılarını seninle söylemeliydik
Şimdi tüm sözler yarım,öksüz vatanımız.
Sana sevdalı kalbimizi çok kırdılar,çok
Hep seni yaşattı yeniden bize,yaşarken unuttuklarımız.
Yetmiş yıldır bu soruya bir yanıt bulamadım.
Bulan varsa beri gelsin! ...
Dizelerle, esenlikle yaşayın, saygılarımla.
Nevzat Bilgiç