/Duvarın üstünde iki kedi. Biri uyurken diğeri önce güneşe bakıp sonra yumuyor gözlerini. Ben de öyle yaparım ne zaman güneşe baksam. Bir anlık dahi olsa hemen yumarım gözlerimi. İçime dolan güneş ışıkları içimde kalsın, yüreğimi sarsın, ısıtsın, dışarı kaçmasın …………………../
ardımda dünleri yakılmış bir köy duruyor, yarınları bilinmeze saklanmış
ben boş peronundayım istasyonun, rayları hiç tanımadığım otlar sarmış
gelmeyecek treni beklerken gözlerim, yazdığım her şiire ayrı ağlıyorum
içimden istim buharlarını boşaltırken sanki daha çok karaya vuruyorum
derken bir silah namlusundan yükselen, kanat sesi doluyor kulaklarıma
aşkımız bir gün uçup giderse aramızdan sevgilim
sırt çantalı bir duman gibibir melekle çarpışan kelebeğin kanadından dökülen toz
bir çağlayanda sürüklenen bir dal parçası gibi
istemediğimiz yerlere giderse aşkımız sevgilim yalnızca kanatlarına güven
kendi yarattığımız boşluğun ucunda sıkı sıkı tuttuğumuz bir kapı koludur yaşam
ve aşk, en derin kuyumuza düşen keman yürüdüğümüz yollar daralırken
Devamını Oku
sırt çantalı bir duman gibibir melekle çarpışan kelebeğin kanadından dökülen toz
bir çağlayanda sürüklenen bir dal parçası gibi
istemediğimiz yerlere giderse aşkımız sevgilim yalnızca kanatlarına güven
kendi yarattığımız boşluğun ucunda sıkı sıkı tuttuğumuz bir kapı koludur yaşam
ve aşk, en derin kuyumuza düşen keman yürüdüğümüz yollar daralırken