Ne zaman hayata arkamı dönsem
Bir kör bıçak saplanır
Dalgalı bir acı koşar yüreğime
Dayandığım dal kopar birdenbire
Bilenmiş sözcüklerin celladı olurum
Dipsiz karanlıklar içinden fışkırır özüm
Aşıklar tacını taktım bugün
Yüreğime de gözlerini kazıdım
Bir başka mutluyum şimdi
Kapılar açıldı sessiz
Kırgınlıklar kül olup uçtu
Aşıklar tacını taktım bugün
Hiç çıkmadım kaydırağın tepesine
Bırakmadım kendimi özgürce yerlere
Hiç görmedim salıncağın dansını
Sarılmadım iplerine gönlümce
Küçük bir köyde geçti hayatım
Binemedim şehir denen heybeye
Seni seyrediyorum
Yıllara yenik düşmüş yüreğimin aralığından
Bir rüzgar esiyor kıyılarıma
Dağıtıyor özenle kurduğum kuleleri
Derken adımların beliriyor
Gölgeliklerim üzerinde
Sabahın dinginliğinde geçiyor ömrüm
Çalı çırpı toplayarak
Sessizlik üzerimde bir perde
Takılıp kalıyor anılar
Zaman tedavisi zor bir hasta
Öylece kalakalıyor rüyalarımda
Zaman zaman karamsarlığa kapılıyorum
Bugün de öyle günlerden biri
Önce gözlerin yolculuğa çıkıyor
Ardından dudakların
Sözlerin düşüyor asma yaprakları gibi
Ellerin yükünü tutmuş yolcu misali
Bir rüzgar gülüsün sen
Yazın solup kışın açan
Karanlıkta güzel kokan
Satır başları gibisin bir şiirin
Dönüp dönüp okumak gelir içimden
Günbatımı gibisin sen
Sabah serinliğinde güneş ışıkları
Erken iner bu kente
İş-aş peşinde yol alan araba eksozlarını
Yüreklerine solur insanlar
Yüzlerinde yapraklarını döken ağaç hüznü
Köprü altlarında yaşadığı varsayılan
Bülbülleri dinledim dün gece
Senin şarkını söylüyorlardı
Kapıma kondu bazıları
Korktum açmadım
Sen uğramayalı bu diyarlarda
Yeni sevdalar yeşerdi
Her şeye rağmen özlüyorum seni
Saçlarında yol alan aynalı tarağını da
Buklelerini kıvırıp tokalarken yüzüne serpilen
Kaküllerinin penceremdeki görüntüsünü de
Özlüyorum
Tıpkı elektrik düğmelerinde kalan el izlerini
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!