Şarkılardı son liman akşamdan sığınacak
Çığlık silsilesine huzur seren martılar
Yalnızlığın kefeni buz keser köşe bucak
Güneş dağ heybetine sunulmuş al tapınak
Eksilir dilim dilim ufkumdan koca çınar
Boyayalım abi dedi
Paçamdaki çocuk sesi
Sen de çocuk oldun dedi
İçimdeki çocuk sesi
Ben seyrettim o boyadı
Rayban gözlüklerinle
Lacileri çekmissin
Giyim kuşam tamam da
Fikren giyinmemişsin
Cebin doymuş paraya
Gönül penceresinden kin gözlüğümle baktım
Kan gövdeyi götürdü çapraz ateşte kaldım
Tek nefesti çektiğim Yunus’un melteminden
Bir kabusmuş gördüğüm titreyerek uyandım
Eğretiydi sözlerin sevincime saplanan
İnanç mabetlerimde hoyrat gedikler açan
Gece trenlerinin bıçkın uğultusunu
Karanlıktan sızdırıp yüreğimde patlatan
Bir tiran kisvesinde kıyıcı bakışların
Kat üstüne kat çıkan
Havai bir gökdelen tepesinde
Kanatsız kalan kuzgun
Ya bilge olur ya divane
Düşünsel rampalara vurduğunda kendini
-Azrail’e mektup-
Er ya da geç beklerim
Çalacaksın kapımı
Keskin mağrûr tavrınla
Yakacaksın canımı
İki duvar arasında
Elim kolum bağlı
Penceremin önünde çağla yeşili
Zeytin dalları
Uzanamıyorum
Ellerim bozuk düzende
Yuva yapar tutkularıma
Bir yağmur sonrası hali var bende
Umutla bakıyorum yarına
Sesime ses verince yankılar
Çöz beni dağıt beni
Rüzgar ol uçur beni
Tohum diye toprağa
Ek beni yeşert beni
Ateşlere at beni
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!